90’lar ve müzik kelimeleri bir araya geldi mi, yüzlere alaycı bir gülümseme yerleşir. Mütevazı yılların ardından patlayan aşırılıklar çağında üç kuruşluk aklını da yitirmiş bir millet Batı’yı yakalamaya çalışırken vezirden çok rezil olacaktır elbet, müzik sektörü de bu rezillikten payına düşeni fazla fazla almıştır. Hele ki ‘klip’ denilen garp işi meredi nasıl ve ne şekilde kullanacağını bilemeyen müzik camiası, gelecek nesillere gülüp eğlenecek bol bol malzeme miras bırakmıştır.
Ama, yiğidi öldür hakkını yeme, ilerlememiz kendi dinamikleri içinde beklenilenden de hızlı olmuş. 90’ların başındaki facialar silsilesinin ardından 1995 yazında televizyonlarımıza bir güneş gibi doğan Metin Arolat’ın ‘Dert değil’ şarkısının klibi, bu bağlamda irdelenmesi gereken nadir kliplerden. Video klibi komik kıyafetler giyip dans parodisi tuhaf sallanmalar icra etmek zanneden şarkıcılarımızın aksine, Amerika görmüş, 90’lar televizyonculuğu içinde pişmiş, reklam yönetmenliği yapmış Metin Arolat, özgünlüğü şaibeli bir kliple, türk pop müziği alemine 1995 yılında radikal bir adım attı.
Peki neydi bu klibi çağdaşlarından ayıran?
Öncelikle Metin Arolat bizi çirkin çirkin mekanlardan sıyırıp deniz kenarına, yaz hafifliğine taşımıştı. Reklamcı kafasıyla işin sırrının seyirciyi imrendirmek olduğunu çoktan çözmüş olan Arolat, reklam şifrelerini sinsice klibine ince ince işleyerek bizi 3.30 dakika boyunca ekran başında hipnotize etmeyi başarmıştı. Kusursuz bir deniz, sarı filtreler, renkleri gözümüze gözümüze sokan rengarenk bir telesine, güzel dekore edilmiş rüya gibi bir ev -ki 90’larda ailesi yazlık ev sahibi olan azınlığa dahilseniz bile, o ev mutlaka kışlık evin eskileriyle dekore edilmiş, boğucu bir uyumsuzluğa ve sıkıcılığa sahip, sıkış tıkış bir sitede bir dubleksçikti, klipteki gibi bir ev olsa olsa Amerikan filmlerinde olurdu- veee elbette güzel bir kadın! 21. yüzyıl normlarında Merve İldeniz’in güzelliği tartışılır ama 90’larda bir mankenin minicik bikinileriyle kumlarda yuvarlanması, bizim de evlerimizden bunu defalarca izlemememiz bir hayli olağandışıydı.
Üstüne de nice ergenin, ergenlik arifesinde kıvranan sabinin ilk cinsellik kıvılcımlarını ateşleyen o meşhur yoğurt yeme sahnesini ekleyin ve elinizi vicdanınıza koyun, kim kayıtsız kalabilirdi bu klibe? İşbu cüretkar sahneleriyle kliplerde cinsellik dönemine ön ayak olması bile Dert Değil’i devrimci kategorisine sokmaya yeter de artar.
Şarkı vasattan hallice, Metin Arolat’ın sesi ise fecaatti, detone olmadığı nadir zamanlarda bile kulakları tırmalardı, tuhaf pantalonları, 90’ların alametifarikası deriye bağlanmış objelerden oluşan kolyeleri ve yuvarlak çerçeveli, yanardöner camlı gözlükleri de anımsanması gereken diğer falsolarıydı.
Böylelikle Dert Değil ile şarkıcı Arolat serüvenine eksilerle başlasa da yönetmen Arolat bu aleme baya bir yükseklerden giriş yapmıştı. Zaten geçen zaman Metin Arolat’ın 90’ların parsasını kameranın önünde değil arkasında toplamasına önayak olacak, çektiği kliplere icq numarasını ilk Arolat yazacaktı…
Pingback: Kenan Doğulu | 90'lar Müzesi
pardon da demin klibi tekrar izledim ve Merve İldeniz’in güzelliğinin bence herhangi bir yüzyıl normlarında tartışılması abes. hatta şu an Türkiye’nin güzel kadın yelpazesini dikkate alırsak buradan kendisine acilen geri dönmesi çağrısında bulunmak istiyorum.
Merve İldeniz iyidi de bel hizasından başlayan bikinisi kötüydü…