1990’ların başında patlama yapan hafif Türk pop müziğinde büyük payı olan isimlerden biri de şüphesiz ki Yonca Evcimik. Hey Corç, Versene Borç ile aynı dönemde ortaya çıkan, ondan daha absürd veya daha kaliteli olmayan Abone, 90’lar kuşağını bu kelime ile, Türk halkını da dans ve koreografi denen meretle tanıştırmıştır.
Yonca Evcimik’in asıl uzmanlık alanı ve asıl tutkusu her zaman için danstı ve dans olarak kalacaktı. Fakat bir şekilde şarkıcılığa da soyundu ve 1991 yılında, birçok kişinin edindiği ilk kasetlerden olan Abone‘yi piyasaya sürdü.
Abone çok ses getirdi ve kuşkusuz dönemin en kült şarkılarından biri oldu. Herkes “Aboneyi mabone” diye dolaşmaya başladı, çocuklar bu kelimenin adını öğrendi, şahsen ben, sırf kasedini elde edene kadar bu şarkıyı dinleyebilmek için karşı komşuya daha sık gider oldum.
Yonca Evcimik’in ilk ‘kasedi’ çok sattı. Klip ise tahmin edebileceğiniz gibi bir felaketti. Dönemin klipçilik ilkelerine saygı gösteriyor ve izleyiciyi hipnotize etmeye oynuyordu. Hangi teknik imkanlara güvenilerek karanlıkta çekildiğini anlamanın zor olduğu klipte, sansasyonellik uğruna eldeki bütün efektler kullanılmış gibi duruyordu. Yonca Evcimik’ten önce sarı bir “Abone” yazısı ekranda beliriyor ve saniyede 4 kere yer değiştirerek dans ediyordu. Bu yazı daha sonra da klip boyunca, sanırım olur da şarkının adını kaçıran olursa diye birkaç kere daha beliriyor ve yanıp sönerek akıllara kazınıyordu. Bunun dışında onlarca küçük kareye ayrılmış Yonca Evcimik görüntüleri bir film misali fonda akarken, daha fazla Yonca Evcimik görüntüsü ekranda inanılmaz hızlı bir şekilde yer değiştiriyor ve izleyicinin beyninin erimesine yol açıyordu. Ancak şurası kesin ki, kendini takip eden süreç de dahil olmak üzere geniş bir dönemdeki kliplerin aksine danslarda bir bilinç vardı. Artık kameranın karşısına geçip vantilatör önünde manasızca dans edecek sanatçıların iki kere düşünmesi gerekiyordu, çünkü piyasada profesyonel bir dansçı vardı.
Şarkının ultra kısa nakaratının 18 kere art arda tekrar edilmesini engellemek için araya konan “uu aa uu aaauu” gibi müthiş bir atak ise dinleyicilerin dikkatınden kaçmıyordu.
Abone’yi takip eden ve 1993 yılında çıkan Kendine Gel albümü, büyük hitler Abone ile Bandıra Bandıra arasındaki kendince dolduruyordu. Albümün ilk şarkısı, ilk klibi ve (tek bir şarkıdan albüm yapılabileceğini kanıtlarcasına) her şeyi olan Kendine Gel, müthiş bir ritim şovu ve koreografiyle açılıyor ve Yonca’yı bizlere ters takılmış ve aralığından saçlarının fırladığı şapkasıyla sunuyordu. Şarkı, “Kendine gel, sen kendine kendine gel / Haddini bil, sen haddini haddini bil” sözleriyle, 10 yıl sonra peydahlanacak olan nispetli şarkılarda ellerini havaya sallayan kızların habercisiydi adeta. Albümde ayrıca, dönemin müthiş Amerikan etkisine kayıtsız kalınamamış ve “In, out, in, in, in, out” gibi sözlere sahip In & Out adlı şarkıya yer verilmişti.
Sürekli yerleştirmeye çalıştığı, fakat pek tutmayan ve en çok kendisinin kullandığı lakabıyla ‘Yoncimik’, bundan bir yıl sonra 8:15 Vapuru ve Bandıra Bandıra gibi hitleri barındıran Yonca Evcimik ’94 adlı albümü ile karşımıza çıktı. Albümden kısa bir süre önce bir single olarak çıkan 8:15 Vapuru, ritmi ve “kombamba kombamba okai yamaçita” gibi sözleri sayesinde büyücü cangıl ruhu ile Boğaz trafiği gibi konuları müthiş bir şekilde harmanlıyor ve bir sirk havası taşıyan renkli klibiyle kitleleri ekran başına kitliyordu.
Bandıra Bandıra ise apayrı bir fenomendi ve zirveleri kolayca fethetmişti. Şarkı, belki de kendisini söyleyecek olanlara hız konusunda çeşitli meydan okumalarda bulunduğu için dillere pelesenk olmuştu. “Bandıra bandıra ye beni hiç doyamazsın tadıma / Bütün numaralar bende sen de var bunun farkına / Kalmasın aklın başka yerde ne işin var başka yerde / Bandıra bandıra ye beni hiç doyamazsın tadıma” dizeleri bir tekerlemeyi andırsa da, özellikle şarkının sonuna doğru müthiş bir ivme kazanarak karşı konulamaz bir çekim gücü yaratıyor ve şarkıya eşlik etmemek imkansızlaşıyordu. Şarkı bu ultra hızının bir sonucu olarak kısa sürüyordu ama yapacak bir şey yoktu.
Yonca Evcimik sadece bir dansçı ve şarkıcı değildi, prodüksiyon işine de girmişti ve kendi Birkaç İyi Adam ve Çıtır Kızlar gibi kendi takipçilerini yaratarak boy band ve girl band konseptlerini Türkiye’ye getirmeye çalışmıştı. Bu girişim başarısızlıkla sonuçlanmış olabilirdi ancak Yonca Evcimik Çılgın Bediş adlı dizi ile hayran kitlesini genişletmeyi sürdürüyordu.
Yonca Evcimik, piyasayı ne kadar iyi anladığını belli ediyor, sürekli gündemde kalıyor, albüm yapmasa dizi çekiyor, dizi çekmese bir single yayınlıyordu. 1997 yılında piyasaya sürülen ve yine dillerden düşmeyen “Yaşasın Kötülük” isimli şarkıdan bir sene sonra mavi lensleri ve artan dişiliğiyle arz-ı endam ettiği Tatlı Kaçık isimli kliple karşımıza çıkıyordu.
2000’ler birçok ’90 starına olduğu gibi Yonca Evcimik’e de iyi gelmedi ve o popülaritesini bir daha hiç yakalayamadı. Yonca, 90’larda kalsa da en azından bu yıllara damgasını vurmayı bildi.
Pingback: Hey Corç, Versene Borç | 90'lar Müzesi
Pingback: Çılgın Bediş | 90'lar Müzesi
Pingback: Uydurulan Şarkı Sözleri | 90'lar Müzesi
Pingback: Hey Corç, Versene Borç | 90'lar Müzesi
yonca evcimikte diğer sanatçılar gibi çok sevilmektedir günümüz moda ve müzik sektörü bu tür şarkıları ve modayı dinlememekte ve onlara uymamaktadır yeni nesil gençleri bu tür şarkıları dinlemese de hala dinleyenler bulunmaktadır örneğin şimdiki genç nesiller daha çok dar şeyleri tercih etmekle birlikte yabancı müzik dinlemektedir ben 17 yaşında genç bir kızım ve yeni nesil gençlerini anlamakta bazen oldukça zorlanıyorum giydikleri kıyafet hareket konuşma ve dinledikleri o çılgın müzikleri anlamak zor oluyor fakat ben yonca evcimik hakan peker ilhan irem zerrin özer gibi sanatçıları dinliyor ve eski modaya ayak uyduruyorum bence ne varsa eskide var