Çelik

İzel Çelik Ercan adlı güzide grubumuzun hep geride kalan üyesi Çelik, daha sonra “bu kadarı bana yeter” deyip okul arkadaşlarıyla kurduğu trioyu terk etti. Bu ayrılıktan bir sene sonra piyasaya Ateşteyim adlı albümünü sürerek bağımsız yolculuğuna başladı.

İzel Çelik Ercan ölmüştü, artık Çelik vardı.

Uzun saçları ve aerobikçi saç bandıyla Çelik, 1993’te Türk popuna bir güneş gibi doğmuştu. Ateşteyim veya Meyhaneci gibi ortalığı sallayacak şarkılar hazırdı, dönemin başarılı formülü olan “klip = renkli ışıklar + dans” doğrultusunda Ateşteyim’e bir klip de hazırlanmıştı. Çelik, bir grup dansçının arasında, beyaz puantiyeli lacivert ceketi ve o döneki imzası olan saç bandıyla şarkısını söylüyor, “dum kah kah – kah kah” ritmi eşliğinde dansını yapıyordu. Gerek Ateşteyim, gerek Meyhaneci ile İzel Çelik Ercan dönemindeki tutukluğundan sıyrılmış, üzerindeki ölü toprağını atmıştı. 3 sene öncesinin kendi klibinde sıkılan, pek dikkat çekmeyen ve kendi halinde takılan sessiz Çelik’i gitmiş, yerine dinamik, dans eden, şarkı söyleyen hareketli bir Çelik gelmişti.

Küllerinden doğması Çelik’i şımartmamış, tersine azmini arttırmış ve sanatçıyı seri üretime sokmuştu. Çelik “her sene bir albüm” (hatta bazen yılda iki albüm) şiarıyla hareket etmeye başlamıştı ve bunun sonucu olarak Ateşteyim’den bir sene sonra Benimle Kal adlı başarılı albümünü çıkarttı. Albümün, Benimle Kal’dan başka çok sağlam iki hit’i daha vardı: Nazına Ölüyorum ve 90’lar çocuklarında büyük iz bırakan Hercai. Nazına Ölüyorum‘a önceki çalışmalarından fersah fersah ötede, ancak dönemin başat kliplerine nazaran basitçe bir klip çekilmişti. Ancak tabii ki modern trendler bu klipte kendilerine yer bulmuştu, dönemin kliplerinde efektler, espriler şakalar gırla iken Çelik geri mi kalacaktı?

Hercai gitmiş, şöhret Çelik'i yalnızlaştırmıştı.

Nazına Ölüyorum’da bir apartmana toptan serenat yapan Çelik, klip müessesindeki patlamasını Hercai ile yapacaktı. Melankolisever biz Türk halkının gözüne zaten rahatça girebilecek bir kalitede olan Hercai, Memento’ya taş çıkartan bir kurguya sahip üzücü bir kliple birleşerek 90’ların en kült çalışmalarından biri haline gelmişti. Klipte Çelik’in eşi, şarkıcının şiddetli ve yoğun hayatını kaldıramıyor ve kalırsa ölecek, giderse yaşayacak bir hale düştükten sonra Çelik’i terk ediyordu. Klibin düzensiz ve detaylı kurgusu ile birleşen gerçek görüntüler şarkının karanlık ve melankolik havasıyla mükemmel bir şekilde birleşiyor ve klip çok inandırıcı bir hal alıyordu.

Yine bu albümle Çelik Atatürk temalı şarkılarına başlıyordu. Sanatçı, Benimle Kal’dan itibaren dört albümde dört farklı Atatürk şarkısı yaparak Kemalist duruşundan ödün vermiyordu. Peşi sıra gelen Atam, Yüce Atatürk, Yüce Ata’m ve Paşam gibi şarkılar, Mazhar Alanson’un bir davette karşılaştığı Çelik’e “N’aber Çelik? Atatürk nasıl?” demesi gibi geyiklere yol açıyordu.

Bir sonraki albüme adını veren Yaman Sevda adeta Çelik’in altın çağını müjdeliyordu. Klipte ise Çelik, beyaz plastik sandalyeli bir evcil hayvan müzayedesinde rastlaştığı, Çelik’e olan aşkından evinde karanlık oda kurup onun fotoğraflarını basan, ruh hastası misali onu takip ederek hayatının çeşitli dönemlerinde etrafına üzerinde gazeteden kesilmiş harflerle “Yaman Sevda” yazan bir paket bırakan, ancak limuzininde kılıktan kılığa girerek her defasında Çelik’ten kaçmayı başaran tuhaf bir hayranının kimliğini deşifre etmeye çalışıyordu. Macera dolu klip, şarkının rock’a çalan sound’uyla müthiş bir uyum içerisindeydi.

Binyılın sonuna doğru Çelik'in saçları kısalmaya başlamıştı bile.

Yıllar yılları kovaladı, Çelik 1993’te kendi kendine verdiği “her yıl en az bir albüm” sözünü elinden geldiğince tutmaya çalıştı. Uzun, kara saçları milenyumu çıkartamadı ve tamamen eriyip gitmeden önce son bir modernlik çırpınışıyla şöyle bir kısaldı, kat kat kesilerek genel olarak çene seviyesine indirgendi.

2000’lere gelince devir değişti, e tabi Çelik de değişti. Atatürk’lü şarkılar, uzun saçlar yeni binyılda kendilerine yer bulamadı. Ancak maalesef değişim yeterli olamadı, Dongi Dongi’ler Hercai’nin yerini tutamadı, Çelik de altın çağını 90’larda yaşayan sanatçılar kervanına katıldı.

This entry was posted in Müzik, Türk Popu and tagged , . Bookmark the permalink.

2 Responses to Çelik

  1. Pingback: Özledim | 90'lar Müzesi

  2. celikolik25 says:

    evet gerçekten süper yorumlamışssınız birebir aynı yorumlar aklımdaydı.Çelik 90’ların en usta müzisyenlerindendir.evet şimdi halen öyle 2000 li yıllarda da güzel parçalara imza attı.mesela cici kız öyle bir geçer zamanki(cover) bu kalp seni unutur mu(cover) silinmeyen hatıralar(cover) kendim ettim kendim buldum(cover) fln bunları çok güzel yorumlamış gerçekten işinini hakkını veren bir sanatçı bütün albümlerinde hemen hemen bütün şarkılarının söz ve müzikleri çelik’e ait ve çelik 2006 da kod adı aşkla yaklaşık 5 yıllık bir ara verdi.ara verirken kendinden sıkıldığını ve sürekli peşpeşe albüm yapmasından hoşlanmadığını söyledi.şimdi 2011 yılında kalp gözü adlı yeni maksi single albüm çıkarttı hayranları çok özlemişti onu ve çelik bu 5 yıllık bir zamanda 4 albüm oluşturmuş.önümüzdeki yıllarda gerisi gelecek ve çelik yepyeni bir imajla karşımızda…

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s