Milenyum Çılgınlığı

1990’ların diğer birçok onyılda olmayan sıradışı bir özelliği vardı: yüzyılın ve binyılın son onyılıydı.

Artık orada burada tarih atarken yıl hanesi 2 ile başlayacaktı. Öyle ya, sadece bir yüzyıl değil, aynı zamanda koskoca bir binyıl sona eriyordu. Tarihin başlangıcından beri kaç kişiye nasip olmuştu böyle bir şans? Romalılardan önce takvimimiz bile yoktu, 999 yılından 1000’e girerken de kaç kişi bunun farkındaydı üç beş kişilik dünyada? Şüphesiz bizler çok şanslıydık.

Şu "2000" tuzağına kimler düşmemişti ki...

İnsanlar daha 90’lı yıllarda heyecanlanmaya başlamıştı. Olur olmaz yerlerde milenyum ibaresini görüyor, en saçma markalar adının sonuna “2000” eklemeyi ihmal etmiyordu. En alakasız dükkanlar “Hair Dresser 2000” gibi isimlerle açılıyordu. İnsanlar o kadar heyecanlıydı ki, 2000’den sadece bir yıl sonra, 2001 yılında bu ismin eskiyecek olması kimseyi ilgilendirmiyordu.

2000 yılına yaklaştıkça insanlığı tatlı bir çılgınlık sardı. Bütün dünya muazzam bir önsevincin sinerjisi içindeydi. Sanki yeni milenyum ile inanılmaz değişiklikler olacak, dünya barışı gelecek, yoksulluk ve açlık yok olacaktı. Alt tarafı tarih atarken yıl hanesine artık 2 ile başlayan bir sayı yazacaktık. Ancak bu bile, -sırf az rastlandığı için olsa da- inanılmaz değerli bir olaydı.

Bilgisayarların yeni milenyuma ayak uyduramayacağı, sistemleri ve takvimleri 2000’li yıllara uygun olmadığı için bozulacağı, bankalardaki hesapların silineceği gibi söylentiler aldı başını gitti.

En aklı başındasından en kaygısızına herkes çıldırmıştı.

31 Aralık 1999’a doğru bu heyecan aralıksız tırmandı. O güne sıradan yılbaşlarından çok daha farklı bir muamele yapıldı. Dönemde çok daha parlak bir isim olan Jennifer Lopez bu güne özel bir şarkı bile hazırladı. Binyılın henüz bitmediğini düşünen kimileri ise daha cool takılıyordu. Milenyumun 1999’dan 2000’e girilirken değil, 2000’den 2001’e girilirken biteceğini savunan bu topluluk 31 Aralık 2000’de bir araya gelip çılgın attı mı bilinmez, ancak bütün dünya 1999 yılının sonunda yeni binyıla girince onlar da girmiş sayıldı.

Türkiye maalesef son virajda bu çılgınlığın biraz dışında kaldı. 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminin şokunu ve üzüntüsünü hala atlatamayan Türk halkı “Başlarım milenyumuna” demiş, son birkaç ayda haklı olarak heyecanını kaybetmişti.

Dünya ise 1 Ocak 2000’de, saklamak için günün bütün gazetelerini alıp son görevini yerine getirdikten sonra korkunç bir boşluğun içine düştü. O günden sonra hiçbir şeyin değişmediğini, dünyanın aynı olduğunu gördü, üstelik şimdi uzun süredir içinde olduğu tatlı bekleyiş de yoktu. İnsanlık bunu kaldıramadı, bütün bu milenyum çılgınlığını hemencecik unutup yoluna devam etti…

Buruktuk ama umutluyduk.

 

“2000’e umutla” manşetli görsel milliyet.com.tr’den alınmıştır.

This entry was posted in Gündelik Hayat. Bookmark the permalink.

4 Responses to Milenyum Çılgınlığı

  1. Hauru says:

    Milenyumu simgeleyen metalik gümüş renkli kıyafet, araba, ayakkabı kısacası herşey modası da unutulmasın lütfen.
    Şu an hepsi teneke imajı veriyor olsa da o dönemin en önemli furyasıydı.

  2. 2012 zırvalarına gülüyorsam bundandır.

  3. mrakbaba says:

    “2000e 1kala senin şu yaptığına bak yaa.” Cem Yılmaz – Milenyum

  4. cinemaker says:

    milenyuma girerken yılbaşı gecesi number one fm de milenium top 100 programı vardı son 20 şarkıyı teyp ile kasede çekmiştim o kasedi senelerce dinledim şimdi kaset kayboldu o yıllarla beraber

Leave a reply to mrakbaba Cancel reply