İşte orta sınıf bir aile babasının rüyasında göremeyeceği otomobilleri evine sokmasının tek yolu: çocuğuna Majorette (veya Matchbox) almak. 1:64 boyutlu oyuncak arabaların fırtına gibi estiği 90’larda bu iki markadan herhangi birinin bir şekilde girmediği bir hane bulmak oldukça zor olmalı.
Matchbox, ilk adıyla Lesney, 1953 yılında İngiltere’de kurulan bir model araba şirketi. En başlarda öyle minyatür yapma sevdaları filan da yok. Ancak şirketin ortaklarından biri, kızının gittiği okul yalnızca kibrit kutusuna sığabilecek boyuttaki oyuncakları okula getirmeye izin verdiği için yememiş içmemiş ve şirketin modellerinden bazılarını kibrit kutusuna sığacak kadar küçültmüş. Bu fikir herkesin çok hoşuna gitmiş ve ileride bir marka haline gelecek olan Matchbox serisi böyle doğmuş.
Matchbox’un başarısından 8 yıl sonra da Fransız Emile Véron, “Bu oyuncaklar burada da tutar hacı” diyerek Lyon’da Majorette markasını kurmuş. Matchbox’un fikrini daha da ileri taşıyan Majorette, birçok otomobil firmasıyla anlaşmış, 1982’de ABD’ye açılarak seri üretimde iyice gaza basmış ve günde 400 bin minyatür araba üretir hale gelmiş.
Bütün dünyayı ele geçiren bu çılgınlık yavaş yavaş kendini dünyaya açan ülkemize de uğradı ve 1990’larda büyük bir başarı yakaladı. O zamanlar Toys’r’us veya başka büyük oyuncak mağazalarının esamesi okunmadığı için mahallemizin mütevazi oyuncakçısı, kırtasiyesi, tuhafiyesi ve hatta eczanesinin vitrinlerini süsler oldu.
Bu arabalar kitleler tarafından ‘oyuncak’ kategorisinde değerlendirildiği için dandik sanılmasın, sakın ha. Ecnebilerin “die-cast” dediği bu modeller tamamen metalden dökülüyordu. Ön kapıları, kaputları ve bagaj kapakları açılabilen bu arabaların tamponları çelik gibi sağlam, gövdesi de çocukların bütün deneylerine karşı dayanıklıydı. Plastiğe sadece iç mekanda rastlanıyordu, o da yeterince detaylıydı. Ancak takdir edersiniz ki arabalar birbirine ve evin duvarlarına çarpıyor ve kaçınılmaz olarak boyaları zamanla dökülüyordu; ancak yapacak pek de bir şey yoktu.
Tabii benim gibi “Madem boyası döküldü, ben de boyarım olur biter” gibi düşünen bir sivri zeka değilseniz. Eskidiği için fıstık yeşili renginin neredeyse yarısını kaybeden Ford Transit’imi koyu suluboyayla kırmızıya boyamaya çalışmış, boyanın zamanla akmasıyla (fakat metalden de tamamen çıkmamasıyla) çöp suyu rengi bir dolmuş sahibi olmuştum.

Ülkemizde soldaki koyu gri versiyonu bulunan Majorette Mercedes E190. Kırmızı iç mekanı unutmak mümkün değil.
Bu oyuncak arabaların en büyük artısı güncel olmalarıydı sanırım. Sokakta gördüğümüz ‘zengin arabaları’ ve Turbo sakızlardan çıkan spor otomobiller oturma odalarımıza konuk olabiliyor, güzelliklerinin tadını çıkarmak için milyarlar bayılmak gerekmiyordu. Babamız Fiat Tempra peşinde koşadursun, bizler Jaguar’ların, Mercedes E190’ların, BMW M3’lerin sahibiydik. Hatta Matchbox ve Majorette’in sadece lüks arabaları değil, her şeyin oyuncağını yapma aşkı sayesinde gündüz bindiğimiz Ikarus otobüslerle, Ford Transit dolmuşlarla akşam evimizde oynayabiliyorduk.
Filomuzun dolaştığı yollar ise genel olarak yerdeki halılarımızın kenarındaki desenlerdi. Çoğu halının kenarında olan ve bütün halıyı boydan boya kat edip şanslıysak içlere doğru da kıvrılan desenler bizlerin otoyolları olur, diğer desenlere binaydı otoparktı derken hayal gücümüzde farklı roller verir, kovalamacalarla, yarışlarla bu basit evrene dalar giderdik. Bol desenli halı artı Majorette işbirliği kim bilir kaç erkek çocuğun çenesini kapayarak ebeveynlerinin kafa dinlemesine izin vermiştir…
Ben bu Majorette’in bir akim oldugundan haberdar degildim. Daha da guzeli ben de hala 3-4 tanesi duruyor olmali! Hatta bir tanesi mor bir mercedes’ti sanirsam. Ilk is bir kontrol edecegim. 🙂
Bende 100 dan fazla majorette ve matcbox araba var since 1973 🙂
geri çekilip bırakınca hızlı gidenler en güzeliyidi, takla atan karaşimşeği de unutmamamk lazım 😀
o arabayı alıp halıda 10 cm yavaş yavaş götürmek kadar huzur veren bir şey yoktu benim için.
tabi koltuk üstünde de.
vay be! bu oyuncakların bu kadar efsane olduğunu bilmiyordum. 1 adet kırmızı itfaiye aracı, 1 adet mor yarış arabası ve 1 adet de pontiac firebird var çocukluğumdan kalma siyah, ben ona kara şimşek derdim (kara imşek’in ne olduğunu bilmeden).
Pingback: K’Nex | 90'lar Müzesi
Bende Kolleksiyonunu Yapmaya Başladım. Ama Henüz Yeniyim. Tır Koleksiyonu Yapıyorum. Matchbox Yine Elbette Elimde 1 Kenworth K100E Bide DL2000 DIESEL RIG Var. Şahsen Trılardan Daha Cok Hoslanıyorum Am Yanında +3 Yazınca İnsan Bozuluyor Be Kardeşim 😀