Jumanji

Sinemanın kakara kikiri yeri olmadığını 1994 yılında Aslan Kral ile öğrenen 90’lar çocuklarının ufku çok geçmeden daha da açılacaktı. 1995 yılında onları yeni bir sürpriz bekliyordu: yaş sınırlaması olan bir çocuk filmi veya çocuklar için çekilmiş bir gerilim filmi olarak tabir edeceğimiz Jumanji’deydi gençleri etkileme sırası.

Kutuda durduğu gibi durmaz.

Joe Johnston tarafından çekilen ve Robin Williams’ın (bir de bonus olarak 13 yaşındaki Kirsten Dunst’ın) oynadığı Jumanji, esrarengiz ve büyülü bir masaüstü oyunun bir grup insanın başına açtığı dertleri konu alıyordu. 1969’da babasının çalıştığı inşaat alanında Jumanji adlı bu oyunu bulan Alan Parrish, arkadaşı Sarah ile oyunu oynamaya başlar, zarını atar ve geldiği kare “Ormandan çıkamazsın sen, zar beş ya da sekiz gelmeden” diyerek onu ormana yollar. Alan, oyun tarafından kutunun içine çekilir, neye uğradığını şaşıran Sarah korkudan oracıktan hemen tüyer ve zar atılmadığı için Alan 26 sene ormanda kalır… Ta ki 26 sene sonra Alan’ların malikanesine taşınan Shepherd kardeşler oyunu bulup zarları atana kadar. Atılan zar Alan’ı geri getirir, Alan gençlere ne olup bittiğini anlatır, ve oyunun yol açtığı felaketleri ortadan kaldırmak için oyunu bitirmek gerektiğinden Sarah’yı arayıp bulup takımı toplarlar ve oyunu oynamaya başlarlarlar.

Atılan her yeni zar yeni bir macera demekti.

Ancak zarlar sadece Alan’ı geri getirmiyordu. Her zar atıldıktan sonra oyun tahtasının ortasındaki yuvarlak bölüm aydınlanıyor, kelimeler beliriyor ve sıradaki maceranın ne olacağını haber veriyordu. “Bu kolay bir görev olmayacak, maymunlar seni yavaşlatacak” yazısı belirir belirmez evin mutfağından düşen tabak çanak sesleri geliyor, Shepherd kardeşler koşup bakınca mutfaklarının bir maymun sürüsü tarafından işgal ve talan edildiğini görüyordu. Maymunların verdiği zarar mutfaktaki kapkacakla kalmıyor, polisin arabasını, silahını, motosikletini çalıp bütün şehirde terör estiriyorlardı. Hadi maymun neyse, oyunun başka karelerinde “Gök gürlemesi sanmayın, aptal olmayın hemen kaçın” yazısı eşliğinde yatağınızın üzerinde kocaman bir aslan belirebiliyordu. Oyunun sürprizleri bununla da kalmıyor, malikanenizin içinde muson yağmurları yağabiliyor, her yer zehirli sarmaşıklar tarafından sarılıyor, şehrin sokakları fil, gergedan ve zebra sürülerinin işgaline uğruyor, dev örümcekler dört bir yanınızı sarabiliyordu. Ve bütün bunları ortadan kaldırmanın tek yolu da her şeye rağmen oyunu oynayıp bitirmekti.

Macera ve adrenalinin dozu durmadan artıyor, film bombalarını ard arda patlatarak inanılmaz kombolar yakalıyordu. Bizim “Oha evde aslan var lan!” diye aklımız çıkarken hemen akabinde dev sivrisinekler camları kırarak içeri girmeye çalışıyor, muson yağmurları yetmezmiş gibi bir de timsah peydahlanıyordu. Biz ise ancak neye tepki vereceğimizi şaşırıyorduk.

Avcı kimsenin gözünün yaşına bakmıyordu.

Ancak bütün bu belalar bir yana, avcı bir yanaydı. Oyunun içinden Alan’ı öldürmek için gelen avcı karakteri dertlerin en büyüğüydü. Bazuka olmasına ramak kalmış tüfeğiyle hiçbir engel tanımadan Alan’ı vurmak için onun izini süren bu avcı, çocuk izleyicileri derin bir kasvete sürüklüyor, gencecik kalplerin sıkışmasına sebep oluyordu. Ancak Alan ve arkadaşları pes etmiyor, her şeye karşın oyunu bitiriyordu ve oyun da avcı dahil yarattığı bütün kargaşayı içine çekerek sona eriyordu.

Maceranın ve aksiyonun dozunun çok iyi ayarlandığı, filmin başını saymazsak da oldukça dinamik, akıcı ve sürükleyici bir senaryoya sahip olan Jumanji’nin yarattığı fantastik evren çocukları bu dünyadan alıp götürüyordu. Jumanji’nin başarılı atmosferi, çocukları arkadaşlarıyla bu oyunu oynama isteğine sürüklüyor, “Bizim de malikanemiz olsa, içinde yağmur yağsa, timsahlar yüzse, sokaklarımızda filler koştursa da maceraya doysak” şeklinde iç geçirmelerine sebep oluyordu. Düşünsenize, öyle bir evrendi ki bu salonunuzu anszın sarmaşıklar ele geçirebiliyor, yatağınızda halis mulis bir Afrika aslanı yatabiliyor, her gün okula giderken kullandığınız yollarda gergedanlar koşturabiliyordu. Bir çocuk daha nasıl bir macera isteyebilirdi ki?

Kalpleri fetheden Jumanji gişede de iyi bir başarı yakalayarak 260 milyon doların üzerinde bir gelir elde etti. Sinemadan sonra Cine 5‘e de uğradı ve 90’lar çocukları böylece Jumanji’yi beş on defa izleme fırsatını buldu; ancak bu bile Jumanji’yi hiç oynayamayacak olmanın yol açtığı tarifsiz kederi hissetmemizi engelleyemedi.

Şu saatten sonra Küçük Denizkızı 90'lar çocuklarını kesmezdi, kesemezdi.

This entry was posted in Televizyon and tagged , . Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s