“500 bine ne var?” böl.2

90’lar çocuklarının en büyük avantajlarından biri, bir markete, bir bakkala girdiklerinde önceki nesillere oranla akıl almaz bir ürün çeşitliliğine sahip olmalarıydı. Üretici sayısının artması, üretim şekillerinin gelişmesi ve de Türkiye’nin dünyaya daha açık bir hale gelmesinin doğrudan sonucu olarak raflardaki yerlerini alan bu ürünlerin bazılarını daha önce görmüştük. (Bkz: “500 bine ne var?” böl.1)

Bu ürünleri hatırlamaya naneli Minti sakız ile devam edebiliriz. Adını muhtemelen İngilizce “naneli” demek olan “minty” kelimesinden alan Minti, dönemdeki “İngilizce’den etkilenme” akımından şaşmamıştı. Peynirli bisküvitimizin adı Çizi (Cheesy), şekerlinin adı Haylayf (High Life) konurken Kent de bu akımdan nemalanmıştı. Minti 80’lerde çıkan bir ürün olmasına rağmen 90’ları da zar zor da olsa çıkarmıştı, hatta birazcık daha dayansa 2000’lerde ağzımız ferah koksun diye peynir ekmek gibi satılan Vivident ve benzeri sakızların arasına naneli lezzeti ile zorlanmadan girebilecek, bizleri “kare gibi ama tam da kare olmayan” formundan mahrum bırakmayacaktı.

İlk Batılı sakızlarımızdan Center Fresh.

Hazır sakızlardan başlamışken Center Fresh’ten bahsetmemek olmaz. 90’ların henüz başında Türkiye pazarına giren “bir ferahlık şelalesi” Center Fresh, ortasındaki şerbet benzeri naneli dolgu yüzünden bizim geleneksel ‘sıkıcı’ sakızlarımızdan hemencecik ayrılıyor, ayrıca 5’li paketleriyle kapitalizmi öğrenme sürecindeki yerli üreticiye “Tek tek sakız mı satılır?” diye ders veriyordu. Center Fresh (veya içerisindeki şerbet) büyük rağbet gördü, sakızdan önce ezilerek çıkartılır, emilir, yalanır oldu.

Center Fresh öncü olmanın verdiği avantajla parsayı topladı. Önce sadece yeşil ve mavi olan paketlere zamanla pembe (çilek) ve sarı (bal) eklendi. Ancak önce BigBabol tarafından yaralandı Center Fresh, daha sonra da Orbit ve Vivident tabutuna son çiviyi çaktı.

90’larda Kent’in ürettiği bir diğer sakız ise Mino’ydu. Mino oldukça değişik bir konseptti, bu sakız inanılmaz küçük, mozaik parçası gibi bir yapıya sahipti ve onlarcası ufak bir yassı paket içinde içinde satılırdı. Pembe bir pakete sahip Mino’nun üzerindeki koca gözlü tuhaf karakter her pakette ayrı bir kimliğe (hatta bazen de ayrı bir cinsiyete) bürünür, çocuklar da mümkün olduğunca farklı paketleri almaya çalışırlardı. O yıllarda hangi çocuğun ileride nasıl bir insan olacağını da Mino sakız ile olan ilişkisinden az çok çıkarabilirdiniz: bazı çocuklar paketi toptan ağzına atar, bazısı ise sakızların inanılmaz küçük olmasına bakmadan tek tek tutumlu bir şekilde çiğner, kimi asla paylaşmazdı. “Karışık meyve aromalı şekerli mini draje sakız” Mino, çoğunlukla sakız çiğnenmek için değil, leziz tadı için alınırdı.

Çokomel ve popüler üçlü paketi.

Sakıza doyduğunuzu varsayarak diğer alanlara yelken açalım. Bir Çokomel vardı misal, 90’lardan önce var olsa da popülaritesi bu onyılla sınırlı kalan. Temel olarak çikolatayla kaplanmış marshmallow’du Çokomel; bu marshmallow adlı madde de Türk milleti için gizemini uzun yıllar koruyacak, çocuklar birbirine bu beyaz şeyi anlatırken türlü zorluklar çekecek, en kısa yoldan “Çokomel’in içindeki şey” diye özetleyecekti. Eti Puf ile ezeli bir rekabet halinde olan Çokomel’in bir de ince metal kağıttan paketleri olurdu, sürekli değişirdi bu paketler. Bazıları bu kağıdı özenle soyar, tırnağıyla düzleştirir, bir kitap neyin arasına koyarak özveriyle biriktirirdi. Çokomel hala var, ancak bakkalların yıldızı olmaktan çoook uzak kendisi.

Çikolatamız altın gibi görününce elimize ne geçiyordu?

Çikolata demişken altın görünümlü çikolataları atlamak da olmaz. Hangi akla hizmet üretilmiş, nasıl bir tüketici talebine cevap verdiği anlaşılamayan, ama insanımızın “Keşke çikolatamız altın sikkesi gibi görünse, ne hoş olurdu” diyeceğini öngörmüş başarılı bir girişimcinin (veya bu işin Batı’da tuttuğunu görebilen bir uyanığın) eseri olan altın çikolata, adından da anlaşılabileceği gibi altın renkte kabartmalı bir alüminyum folyoyla kaplanmış, altın para görünümünde bir çikolataydı. Tadı da öyle aman aman güzel değildi doğrusu, tek olayı açıp yemediğiniz takdirde çil çil altınınız varmış gibi hissedebilmenizdi bu çikolatanın, ne akla hizmet üretildiği ve neden sorgulanmadan tüketildiği bilinmezdi, bu açıdan 90’lara oldukça yaraşır bir üründü açıkçası.

Son olarak Doritos’un hala Panço olduğu, Pringles’ın P’sini duymadığımız yıllarda Tombi’nin krallığına karşı en büyük tehditi oluşturan Patsito’dan bahsetmeden bir 90’lar Müzesi oluşturulamaz herhalde. Eşsiz lezzeti ve tuhaf reklamlarıyla hatırlayabileceğimiz Patsito adlı cipsin en büyük özelliğiyse kesemizin dostu olmasıydı. Diğer cipslerin yarı fiyatına satılan bu son derece lezzetli mısır cipsi zihnimize dandik naylon pakediyle ve -artık hamuruna hava mı katarlardı bilinmez- ağızda hemencecik sönüp erimesiyle yerleşmiş olabilir, ancak dönem çocuklarının “Aynı lezzete niye daha fazla para vereyim? Beyin bedava” şeklinde bir mantık güderek hane ekonomisi disiplinine başlamasını sağlamıştı Patsito…

This entry was posted in Gündelik Hayat and tagged . Bookmark the permalink.

16 Responses to “500 bine ne var?” böl.2

  1. Asena says:

    Bi de Brooklyn sakız vardı tarçınımsı bir tadı vardı,diğer sakızlardan da pahalıydı baya.

  2. Hauru says:

    Brooklyn’in değişik aromaları da vardı. Mesela naneli. İnce şerit şeklindeki sakızlar 5’li pakette satılırdı. Kanımca beyaz paketlisi en güzel olanıydı.
    Tombi – Panço savaşlarına Patsito doksanların sonunda katılmıştı. Patsito paketinin içinden çıkan Tombi Amigosuna benzeyen (ki o da temelinde bir yer fıstığıydı) rengarenk şeffaf plastik karakterler tepelerindeki halka yardımıyla kolayca kolyeye dönüşebiliyordu.
    Kolye demişken, 90’larda 500 bine yalnızca aburcubur alınmıyordu elbette. Aynı şekilde lüzumsuz, çeşit çeşit renkli, farklı büyüklüklerdeki emzik kolye uçları kız çocuklarının yiyecek dışındaki takı tokaya para harcama eğiliminin ilk kilometre taşıydı. 90’ların başındaki bu inanılmaz ve bir o kadar da gereksiz furyadan accaip köşeyi dönenler bundan esinlenip 90’ların sonunda da yeniden parlar mıyız diye Patsito cipslerin içine bu sefer Tombi Adam kolyelerinden koymuş olabilir.
    Son olarak da kiminin hafızasının derinliklerinde küçük bir iz bırakmış, nostaljik bir çikolatayı hatırlatmak istiyorum. Hepiniz Ülker’in hala satılan küçük dikdörtgen şeklindeki Napoliten çikolatasını bilirsiniz. Bir de bu çikolatanın yuvarlak, efervesan c vitamini şeklinde tek tek alüminyuma sarılmış, 5 tanesi üstüste konarak bir silindir şeklinde paketlenmiş versiyonu vardı 90’ların ortalarında kaybolan. Adını hatırlaan varsa bana bahşetsin (ipucu: D’yle başlşıyordu sanki)
    Saygılar.

    • Anonymous says:

      Bu arada lüzumsuz bilgi ama patsito 90ların başına piyasaya çıkmıştı.

      92 senesinde piyasada olduğunu hatırlıyorum.

  3. OB says:

    ”Patsito paketinin içinden çıkan Tombi Amigosuna benzeyen (ki o da temelinde bir yer fıstığıydı) rengarenk şeffaf plastik karakterler tepelerindeki halka yardımıyla kolayca kolyeye dönüşebiliyordu.”

    ahanda ben de bunu yazacaktım ki zaten yazılmış. bu mikadan yapılma şeffaf oyuncakları biz biriktirirdik veletken. bunlar 8-9 renkti lakin beyaz olanı hiç çıkmazdı paketlerden bizi deli ederdi, koca sınıfta 1-2 kişide vardı.

  4. Engin says:

    Big Babol ı laf arasında geçiştirmişsiniz ya çok darıldım:).Oysa ki bi center fresh yerine çocuklar big babol ları tercih ederdi hele ki muzlusu şimdi olsa nasıl çiğnerim valla.Ayrıca onu eşek kadar şişirip ağzımıza yüzümüze yapıştırmamız da unutulmamalı:D zaten olayı da oydu.

    • melquiades says:

      Evet, hatta çoğu tüketici düşmanı ürünün aksine Big Babol tam da vaat ettiği gibi ağza yüze yapışmaz, çekince çıkardı… Haklısınız kendisinin yeri ayrı, gerek karpuzlu gerek muzlu.. ancak sakızlardan gına getirmeyelim dedik 🙂

  5. ozgur says:

    Yazılanları okuduktan sonra kimsenin aklına gelmemiş deyip bir hatırlatma yapayım dedim:Meybuz!Çocukluğumuzun yaz aylarının belki de en ucuz ve serinletici abur cuburlarından…Özellikle limonlusu ve elmalısı(yeşil olan elmalıydı galiba)müthişti.Naylonunu dişlerle koparıp yemesi müthiş keyifliydi.Bir de biz bunun in ce uzun naylonunun içine bittikten sonra kum falan doldurur oyunlar oynardık…

  6. ozgur says:

    sporcu kağıtları vardı bir de. en azından biz öyle derdik bu futbolcu kartlarına 🙂 ilk 11’in çıkartmasını tamamlayana futbol topu hediye edilirdi güya ama o seri hiç tamamlanmazdı. illa bir tanesi eksik kalırdı. trabzonsporlu çetin eksikti mesela. bir türlü bulamamıştım hala aklımda, kimbilir çetin şimdi ne yapıyordur 🙂

  7. gokcen90 says:

    pc cagından uzakta temızdı cocuklugumuz mahalledekı arkadaslarımızla her aksam üzeri bırlıkteydık bonıbonu hap yapar doktorculuk oynardık:) mino sakızım bıtmesın dıye kıyamayıp tek tek cıgnemeye calısanlardanım bende. kola bıleklık gıbı boyna kolye gıbı asılan sekerlerım vardı. nıja kaplumbaga cıkartmalarım vardı cıpsısı de bana cok lezız gelırdı.yuzlerce tasom vardı bır okadarda pokemon cılgınlıgım. ash e asıktım:) patlayan sekerı ılk saka olsun dıe arkadaslarım agzıma atmıstı korkup tukurucekken duurr… atmaa bişey olmıcak patlayan seker o… 🙂 demıslerdı. sonra goz seklınde jelımsı seylerı avucumuza koyup korkutmaya calısırlardı. yapıskan topumu tavana yapıstrıdıgımda annem bagırmasın dıye o gormeden bıseylerle vurup indırme cabam olumsuz olmus annem olsun cıkarırız deyıp cıkardıktan sonra tavandakı kırmızı lekeyı gorunce bır daha o top eve gırememıstı…reklı cokgen kolonyalarında her rengını alır renklerın guzellıgıne yumusak pakede kokularına bayılırıdm…güzel gunlerdı…cok guzel… keske sımdıkılerde o tatları alabılseler…

  8. Anonymous says:

    Goffy çikolata vardı papağan resmi olan tadı süperdi:D

  9. Anonymous says:

    arkadaşlar cola diye de bi sakız vadı kırmızı pakette.hatırlayanınız var mı?bizim okul kantininde satılırdı.mahalle bakkalı getirmezdi hırt…uyuz olurdum.okuldan stok eder gelirdim eve.ulan ne günlerdi beee.offfff

  10. Can Soyaslan says:

    Maytaplar,çıt çıtlar felan da unutulmasın 🙂

  11. ekin says:

    Pat-siito Patsito “MISIR ÇEREZİ!” Patisito.

    Pat-siito Patsito “HALKA MISIR!” Patsito.

    🙂

  12. Emre Ugrasiz says:

    Merhabalar, guzel bir site olmus, emegi gecenleri beni tekrar o gunlere goturdukleri icin tesekkur ederim.
    Sorum su, 90larin sonuna dogru cikolata aromali bir sakiz vardi, hatirlayaniniz var mi ismini ya da internette resmini bulan falan?
    Bastan soyleyeyim cevap Mabel degil. Mabel nanelidir, renginin kahverengi olmasi sizi yaniltmasin.

    Zaten bu bahsettigim, sipsevdi, minti, big babol boyutlarinda ufak sakizlardi. Cikolata aromali hatta beyaz kahverengi seritlerden olusur sipsevdi gibi.

    Tesekkurler.

  13. cinemaker says:

    sentır fireyş hala satılıyor mu acaba hiç bir yerde rastgelmedim

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s