Nickelodeon Çizgi Filmleri

Nickelodeon’un 90’lar sonundaki Türkiye açılımı tutmuş ve bu yeni kanal Türkiye’nin dünyaya eski nesillerine kıyasla daha açık çocuklarının beğenisini rahatça kazanmıştı. 90’ların sonuna kadar Looney Tunes, Tsubasa, Ninja Kaplumbağalar, He-Man, Transformers gibi çizgi dizilerle yetinen çocuklar, belki de 2000’li yıllarda dizilerle gelen Amerikan kültür işgalinin habercisi olan Nickelodeon’la sınırlı çizgi dünyalarını aşmış, daha önce görmedikleri türde çizgi filmlerle tanışmışlardı.

Yayın hayatını akşam 19:00’a kadar sürdüren Nickelodeon’un kendi çapındaki prime-time’ında Clarissa Her Şeyi açıklıyor ve ardından Pete & Pete’in Maceraları gibi diziler yayınlanıyordu, ancak bizler için kanal kesinlikle bundan ibaret değildi. Bu animasyon olmayan ve yaşça daha büyük bir kitleye hitap eden programlar başlamadan önce de çizgi filmlerin bir buçuk saatlik bir prime-time’ı olurdu ve bu saltanatın sultanları Rugrats, Rocko’nun Modern Yaşamı ve Ah! Gerçek Canavarlar idi.

Bebekler Angelica'nın elinde birer kuklaydı.

Üç çizgi filmlik seri emekleyen bebek kankalar grubu Rugrats ile başlardı. Bildiğiniz gibi çocukluk, insanın dünyayı tanıyıp anlamaya çalıştığı, bunu da oldukça kısıtlı bir zihinsel kapasite ile yapmak zorunda olduğundan sancılı bir dönem. Rugrats de dünyayı anlamaya çalışan ve mütemadiyen başarısızlığa uğrayan 4 bebeğin ve onları sürekli manipüle eden 3 yaşındaki kuzen Angelica’nın maceralarını işlerdi. Bebekler yetersiz akılları ile dünyayı keşfetmeye çalışır, ancak her keşif biraz da bocalamalarına sebep olurdu.

Yamuk kafalı tüysüz Tommy, gözlüklü ve kızıl saçlı korkak Chucky ile çılgın ikizler Phil ve Lil kendi aralarında ve Angelica ile gayet iyi konuşabilse de büyüklerle iletişim kuramaz, onlar hangi odaya koyarsa orada durur, onlar nereye götürürse oraya giderdi ve kendi dünyalarındaki onca problemin yanı sıra bir de büyüklerle uğraşmak zorunda kalırlardı.

Kendi yaşlarında arkadaşı olmayan Angelica karakteri ise aslında yeterince büyük olduğunu düşündüğünden bebeklerle takılmayı gururuna yediremezdi, ancak başka çaresi olmadığından yine onlarla oynardı. Fakat Angelica onlarla oyuncaklarla oynar gibi oynardı. Onları (ya kendisi de yanlış bildiğinden, ya da sırf kıllık olsun diye) yanlış yönlendirir, sonunda da bebekler hep kendilerini belanın içinde bulurlardı.

Oblina, Krumm ve Ickis.

Rugrats’in ardından Gerçek Canavarlar gelirdi. Ickis, Oblina, Krumm ve diğer Gerçek Canavarlar, şehir çöplüğünün tepesindeki bir çamaşır makinesinin kapağından girilerek ulaşılan yer altı kentinde yaşar, buradaki çocuk canavarlar insanları nasıl daha iyi korkutabileceklerini öğrenmek için okula giderlerdi. Ancak bilmediğimiz bir şey vardı, o da bu canavarların aslında insanlardan korktuğu, karşılarına çıkıp onları korkutabilmek için büyük bir cesarete ihtiyaç duyduklarıydı. Küçük canavarlar her gün insanların arasına sinsice karışıp onları korkutur, korkutma anları da ertesi gün beyinlerine takılan bir cihaz sayesinde, sert hocaları Gromble ve bütün sınıfın önünde beyaz perdeye yansıtılırdı.

Şemsiye şekilli Oblina sınıfın en iyi öğrencilerindendi. Mantığın ve aklın sesi olan Oblina, başroldeki üç kişilik grubumuzun önderiydi. Tavşandan hallice sempatik kırmızı canavarımız Ickis ise, babasının efsane bir korkutucu olmasına rağmen Oblina kadar başarılı değildi, aslında zekiydi ama çalışmıyordu. Gözlerini elinde taşıyan, uyurken onları bir bardağa koyan, ellerini kullanması gerektiğinde gözlerini yere bırakan Krumm ise iyi niyetli, komik, şişko, koltukaltı kılları almış başını gitmiş bir canavardı.

Rocko, Heffer ve Spunky.

Gerçek Canavarlar’ın korku dolu günlük hayattaki tatlı maceralarının ardından Rocko’nun Modern Yaşamı gelirdi, ki kendisi yer yer Kaygısızlar tadındaki absürtlüklerle gönüllere taht kurmuştu. Kanguru Rocko’nun O-Town adlı şehirde, kurtlar tarafından büyütülmüş inek arkadaşı Heffer, salyalı köpeği Spunky ve kaplumbağa arkadaşları Filburt ile yaşaması dizinin sürreel evrenini güzel bir şekilde özetlemektedir aslında. Bu olağanüstü evrene komik diyaloglar ve The Simpson veya South Park’ı aratmayacak saçmalıkta olay örgüsünün (ve de detayların) eklenmesi ile Rocko’nun Modern Yaşamı, çocuklara olduğu kadar gençlere ve yetişkinlere de kendini izletmeyi bilmiş, önceki çizgi filmler ile gençlik dizileri arasındaki geçişi mükemmel bir şekilde yapar olmuştu. Fakat her gün aynı gömleği giyen Rocko (aslında aynı gömlek değildi, Rocko’da ondan yüzlerce vardı…) birçok kişinin Nickelodeon dolu bir akşamüstünün zirvesiydi, televizyon karşısına uzanıp boş boş izlenebilen ortaokul/lise yıllarının en ‘kendisine ait’ anlarıydı…

Nickelodeon’un bu üçlü çizgi film serisi bizleri alıştığımız çocuk çizgi filmlerinin bir adım ötesine götürmüş, Amerikan mizah anlayışıyla tanıştırmış ve South Park gibi tartışma peşindeki çizgi filmlerin gerektirdiği kafa yapısına hazırlamıştı. Peki sizin bu üç çizgi filmden en çok sevdiğiniz hangisiydi?