Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman icinde kalbur zaman icinde, develer tellal iken pireler berber iken, ben babamin beşigini tıngır mıngır sallarken bırakın interneti, evimizde bilgisayar bile yokmuş!
Misal ilkokuldayız, öğretmenimiz bize Yunanistan hakkında ödev verdi: Google denen dünyanın 8. harikası o zamanlar gaz ve toz bulutu halindeydi, o yüzden iş başa düşer, ansiklopedinin üst rafından tozlu Ana Brittannica ciltleri indirilirdi. Ama zordu okumayı yeni sökmüş bünyelere küçücük satırlar, renksiz resimler, sıkıcı anlatımlar…
İşte tam bu noktada devreye girmişti, daha sonra frankofon bünyelerin beyinlerine, Tahsin Saraç tarafından hazırlanan Fransızca-Türkçe sözlükle kazınan ve kapanmasıyla hepimizi hüzünlere boğan Adam Yayınları. 1992 yılı biz çocukların bayram ettiği yıldı, çünkü Adam Yayınları Walt Disney İlk Ansiklopedim’in ilk cildini satışa çıkarmıştı. Babamız 1. cildi getirip bize verdiğinde önce yadırgamıştık, bir kere hiç ansiklopediye benzemiyordu: İnceydi, ufaktı, yazıları kocamandı, bol resimliydi ve Mickey Mouse’tan Varyemez Amca’ya aşina olduğumuz bütün Disney karakterleri sayfaları süslüyorlardı. Her satırında ‘çocuklara özel’ hazırlandığını vurgulayan ansiklopedi bizi kalbimizden vurmuştu sunumuyla, önce sırf resimleri merak ederken daha sonra yavaş yavaş gözlerimiz konu başlıklarına kaymaya başladı. Dünyada onuncu yılımızı bile daha doldurmamıştık, kırmızı kurdeleyi takalı çok olmamıştı, ve bu ansiklopedide yazanların hemen hiçbirini bilmiyorduk! Bu gazla yaladık yuttuk Sümsükkuşu’nu, Dikence’yi, Baştankara’yı. Bilmiyorduk ki bazılarını bir daha hayatımız boyunca hiç duymayacaktık, ama ansiklopediyi hazırlayanlar 7-8 yaşlarında çocukların Barakuda isimli balığı tanımasının elzem olduğuna inanmışlardı bir kere, biz de onların yüzünü kara çıkarmadık ve Tahsin Yücel’in Yalan kitabındaki Yusuf Aksu kadar olmasa da, ansiklopedi sayesinde bilgimizi, görgümüzü bir hayli artırdık.
Zannetmeyin ki sadece bilgilenmeye yarıyordu İlk Ansiklopedim ciltleri. Şimdi kucağımdaki ciltlerimin sayfalarını çevirirken düşünüyorum: Her Disney kahramanlı resmin üzerinden kurşun kalemle geçildiğini gören herhangi biri bu eylemin amacını anlar mıydı acaba? Amaç basitti dostlar, resmi üzerinden geçmek suretiyle bir karbon kağıdıyla çoğaltmak, sonra elde ettiğimiz kopyayı yeniden boyayarak vakit geçirmek. Eğlence kaynakları günümüze nazaran oldukça kısıtlı 90’lar çocukları yaratıcılıklarının sınırlarını zorlamak zorundaydı, o yüzden etinden sütünden faydalanırdık ansiklopedilerimizin. 3-4 cilt üstüste konuldu mu olur muydu size en kral Barbie yatağı? Barbie’lerimizin bahçedeki barbekü partileri için gerekli olan dev masa için ise, 8 cildin yüksekliği idealdi. Böylelikle çocukluğumuza damgasını vurdu hem kutsal bilgi kaynağımız, hem de multifonksiyonel oyuncağımız İlk Ansiklopedim.
Son olarak, her ciltle beraber, mühim kişileri tanıtan 4’lü kartlar çıkardı içinden, bir de bazen hediye verdiği çıkartmalar bizi cipsinden aylardır beklediği taso çıkmış çocuk mutluluğuna eriştirirdi. ‘Bu odamın toplu hali, siz bir de dağınık halini görün’ yazan çıkartma ile, asi ergenlik çağımıza ilk adımlarımızı atmış, nice bestekarın, sporcunun, devlet adamının hayatını rengarenk kartlarımızdan öğrenmiştik.
Kendi adıma SSCB olsun, Doğu Avrupa olsun, Darwin olsun, İlk Ansiklopedim sayesinde minicikken öğrendiğim konuların az ekmeğini yemedim. Zihinler boş ve bilgiye açken bunu en doğru kanala yönlendiren Walt Disney İlk Ansiklopedim’in, aradan geçen 20 seneden sonra günümüzde hala bir alternatifi olmadığını da söyleyebiliriz. Zaten ansiklopedi kavramı çoktan demode oldu, Google baba varken elimize bir cilt alıp okumak son derece banal… Artık fantazi, hayal gücü, strateji bol çocukların dünyasında ama, İnkaların tarihini 7 yaşında, kendi hür iradesiyle öğrenmiş veledin de havası bir başka oluyordu canım!
Benim sadece rehber ansiklopedisinin 10. cildi vardı malesef. Ödevlerim için komşunun ansiklopedilerinden yararlanırdım. Şimdi google sayesinde her şey elinin altında, devir değişti. Hey gidi günler hey.. 🙂
Teşekkürler yazı için.
Ah ahh 90’lar Müzesi yine çocukluğuma götürdün beni .
Ben hayatımda bu kadar eğlenceli ansiklopedi görmedim.Zaten o yaşta bırakın ansiklopediyi,kaç tane kitap görebilirdikki…Çocukken,en merak edilesi şey ansiklopedi değildi,olamazdıda..Ama walt disney’in bu ansiklopedisi benim çocukluğumun kahvaltılarında,akşam yemeklerinde,gece yatmadan önce hep yanımdaydı.Evet,yazıda açıklandığı gibi en çok üzerindeki resimler ilgimi çekerdi,çünkü küçükken çizgi film yönetmeni olmak gibi bir hayalim vardı,çizgi karakter gördümmü o an kitlenirdim işte.
Bu ansiklopedinin çocuklukta en çok nerede işe yaradığını söyleyeyim,”isim şehir” oyunun da ! Şehir olsun,bitki olsun,hayvan olsun,resimli anlatım olduğu için hemen aklınıza geliyor ve oyunu çok çabuk bitirebiliyordunuz sayesinde.
Pingback: Ansiklopedi | 90'lar Müzesi
Eniştemin Adam yayınlarında çalışmasından dolayı bu seriye ilk okula giderken sahip olmuştum. Malesef çocukluk işte hiç birini muhafaza edemedim. Yıllar sonra hatırladım fakat yayınevini vs bulamadım. En sonunda tam bilgilere ulaşarak buralara kadar geldim. Gerçekten bu şahane yazıyı ve görselliği gördüğümde mutlu oldum. Kocaman adam oldum ama bu seriye gene sahip olmak isterdim.