Bir zamanlar şimdi olduğu gibi futbol oyunlarında rekabet yoktu. Bilgisayarda futbol oynamak istiyorsanız, tek çareniz FIFA’ydı. Aslında başka oyunlar da vardı ama, konsol sahiplerine vardı. Malum, konsollar henüz “oyuncak” statüsünden kurtulup şimdiki gibi yaygın olarak evlerimize giremediği için, bizim buralarda FIFA’dan ötesi pek bilinmezdi. Mesela, şu an “PES” olarak jargonumuza girmiş Pro Evolution Soccer’ın atası, bir başka Konami yapımı International Superstar Soccer piyasada olmasına rağmen o tarihlerde çoğumuza bir şey ifade etmiyordu. Zaten Tsubasa’yla yetişmiş bir nesil olarak muhtemelen Japonlar’ın yaptığı bir futbol oyunundan pek bir şey beklemezdik. Neyse, asıl konumuz olan FIFA’ya dönelim ve serinin “klasik” sıfatını en çok hakeden oyunu FIFA 99’a bakalım.
FIFA 99, macerası 93 yılında başlayan serinin 6. oyunuydu. Çoğu spor oyunu serilerinde olduğu gibi, bir önceki versiyondan üstün özellikleri vardı. İlk başta farkedilebilecek değişiklik, grafiklerin eski bilgisayarlarda da görece iyi sonuç vermesiydi. Piyasanın altını üstüne getirmiş 3dfx ekran kartınız yoksa milletin sahasına kar yağarken çamur gibi titrek grafiklerle oynamak zorunda kaldığımız Fifa 98’in aksine, mütevazi bilgisayarlar da Fifa 99’da bu tip güzelliklerden sebeplenebiliyorlardı.
Ama elbette oyunun en büyük gelişme gösterdiği alan, bugün bile FIFA 99 dendiğinde büyük bir çoğunluğun hemen aklına gelen oynanabilirlikti. Bir önceki versiyonla aynı oyun motoru kullanılmasına rağmen, yapılan iyileştirmelerle bambaşka bir oyun deneyimi yaşanıyordu. Animasyonlar daha başarılıydı, oyuncular akıcı hareket ediyor, komutlara anında tepki veriyordu. Bütün bunlar son derece hızlı bir oyun sunuyordu kullanıcıya. Hele oyun ayarlarından “normal” yerine “fastest”ı seçtiğinizde oyun adeta modern bir Sensible Soccer’a dönüşüyordu. Ancak bunca hıza rağmen asla kontrol kaybolmazdı.
Akıcılığının yanında son derece kullanıcı dostuydu FIFA 99. Günümüz oyunlarında 360 derece kontrol, manuel pas, ayarlanabilir şut şiddeti gibi bir sürü özellik yüzünden oyuna alışmanız ve ardından ustalaşmanız neredeyse bir sonraki versiyonun çıkış tarihine kadar devam ederken, FIFA 99’da 1-2 maç sonunda hemen her şeye aşina olur, tıkır tıkır paslaşıp, bebekler gibi gollerinizi atardınız. Ayrıca sadece 2 tuşla yapılan çeşitli kombinasyonlarla, klas hareketler eşliğinde rakibi çalım manyağı yapmak işten bile değildi. Şimdiki PES ve FIFA’larda olduğu gibi, altı üstü bir hareket yapmak için parmaklarınız birbirine girmez, ezberlemesi ciddi mesai gerektiren tuş kombinasyonlarıyla uğraşmazdınız. Neticede oynadığımız futbol; Mortal Kombat değil.
Oyunun güzellikleri bu kadarla sınırlı değildi; 90’lar kültürümüzde bu kadar kayda değer olmasının sebebi biz Türk oyunculara hazırladığı bir-iki sürprizdi FIFA 99’un. Maçları İstanbul’da Ali Sami Yen stadında oynamak mümkündü. Seçilebilir kulüp takımlarındaysa, “Rest of Europe” kategorisi altında, Beşiktaş ve Galatasaray’ı görüyorduk; ancak ufak tefek hatalar ve bilgi eksiklikleriyle. Mesela, Beşiktaş’ta “A. Soyadi” isimli bir kaleci vardı. Aynı şekilde, “E. Rovosata” adlı bir sağ iç oyuncusu. “A. Soyadi”nı bir şekilde anlamak mümkün. Muhtemelen eksik kalan oyuncular şablon halinde dolduruldu ve bir tanesi en sonunda unutuldu. Ama “rovosata”? Kasten yapılmış gibi duruyor. Peki ya “R. Burun”, efsane defans Recep Çetin’e bir gönderme olabilir miydi? Galatasaray’da Hasan Şaş’ın adeta Valderrama imajıyla oyunda yer alması, birilerinin eğlence olsun diye bazı bilgileri “babaladığı” ihtimalini getiriyor akıllara. Bir de, futbolu bırakmış Adrian Knup, eski takımı Galatasaray’da hortlamıştı. Yine de bu tuhaf hatalar oyunu bizim için daha eğlenceli kılıyordu. Zaten oyun içi editörüyle istediğiniz değişiklikleri yapmak sadece birkaç dakikanızı alıyordu.
Peki hiç mi eksiği yoktu FIFA 99’un? Yazıya başlarken de dediğimiz gibi, kıyaslayabileceğimiz bir oyun bulmak zordu o zamanlar. Onun için de var olan eksiklerini biz farkedemedik. Belki piyasadaki diğer futbol oyunlarını deneme şansımız olsaydı, FIFA 99’u daha farklı değerlendirebilirdik. Ama biz oynarken hiçbir şeyin eksikliğini hissetmedik, bizim için tartışmasız liderdi. Neticede, bugün dahi zevkle oynanabilecek bir oyundur FIFA 99. Nasıl Sensible Soccer, Championship Manager 01/02 gibi oyunlar kült statüsündeyse, üzerinden yıllar geçtiği halde keyif veriyor ve zamana direniyorlarsa, FIFA 99 da işte öyle apayrı bir yerde duruyor.
Funk soul Bratoher 😀
“tini geym”
vatebatnofunksowedercekitautnofonksoweder
didi didi didi dididididididiididididid (cd-rom takildi zannederdim, o zmnlar creative in uzaktan kumandali cd-rom okumaz okumazdi, az travma yasatmadilar!)
bu da mı bir şarkıydı?
Müzikler de çok güzeldi.Bide Hasan Şaş’a Gökhan Şaş gibi bir şey diyordu sanki spiker 😀
hasan sas ın asıl adı. hasan gokhan sas tır zaten
bi de atarlandığında kalecinin ayağına dalar direkt kırmızıyı alır hıncını atardın oyunda
batistuta forever !!!