Dağ Bisikleti

80’lerden itibaren ekonomimiz uluslararası serbest ticaret ilkesini benimsedikçe gündelik çocuk hayatında sık kullanılan ürünlerde de çeşitlenmeleri izlemek kaçınılmaz bir hale geldi. Plastik toplar yerini meşin toplara, züccaciye veya nalburdan alınan ipler yerini fosforlu renkli ve sapı olan plastik iplere bıraktıkça neo-liberalizmmiş, Friedman’mış, Chicago School’muş gibi şeyler ipinde olmayan büyük şehir çocuk dünyasına dahi statü belirleyici nesneler hakim oldu. Böylesi bir ortamda da büyük bölümü beton ve asfaltla kaplanmış büyük şehirlerin hiç de engebeli olmayan sokakları dağ bisikletleriyle dolup taşmaya başladı. Mahalleye gelen ilk dağ bisikletini ve onun sahibini hatırlayabilir misiniz? Ben hatırlıyorum: Bisiklet Castello’ydu, çocuğun ise saçları kıvırcıktı ve hep Quiksilver giyerdi…

Bicanchi

Castello'cular akıllı olsun!

Dağ bisikleti, temel olarak düzgün yol koşullarının olmadığı durumlarda spor tutkunu kişilerin eğlenmesi için tasarlanmış bir araçtır. İnternet üzerindeki kaynaklar henüz bir fikir birliğine varamasa da özellikle “off-road” için tasarlanmış dağ bisikleti prototiplerinin 19. yy’ın sonu civarı, ilk seri üretimin de 70’ler sonu 80’ler başı olduğu iddia ediliyor. İTO verilerine göre Türkiye’ye 1985’ten sonra tek tük ithal edilmeyen başlayan dağ bisikletleri, 90’ların başlamasıyla birlikte yerli üretim (Örn. Bisan, Beldesan) ve yerli sermayenin yabancı markalarla kurduğu iştiraklerle (Örn. Bianchi) gemi azıya almıştır. Burada 1995 yılının 107.000.000’luk global bisiklet üretimiyle zirve yılı olduğunu da not etmek gerekir.

Türkiye’de 15 milyonluk, yoğun trafikli bir şehirde 100 km’ye 5 milisaniyede çıkan araçlar ve Everest’e tırmanabilen ciplerle dolaşan “i do it because i can” şiarına sahip 21.yy insanının yetiştiği yollar aha bu dağ bisikletleriyle aşılmıştır. Bisan’ı, Beldesan’ı, Salcano’su gibi yerli olsun ya da Bianchi, Castello, Peugeot, Raleigh’i gibi yabancı olsun, dağ bisikletleri Pinokyo’larımızı, nice fırtınalar koparan BMX’lerimizi tahtından eden önü alınamaz bir akımla dünyamıza girmiştir.

Çanta suluk

"Sulukta Tang portakalım ve çantada Eti Piknik'im var. Yan siteye yapılacak macera dolu bir yolculuğa hazırım"

Büyük şehir sokak arası veya site içi bisikletçiliğinde pek rağbet görmeyen Kontra Fren Devrimi’nden sonraki en büyük devrim Vites Devrimi’dir. 18, 21, 24 vites şeklinde ve Shimano markasıyla özdeşleşmiş olarak evrilen dağ bisikleti vites sistemi, yokuşları çıkmaktan mümkün olduğunca uzak duran bisiklet kullanıcısı kitlenin önündeki en büyük engellerden birini kaldırdığı için son derece muteberdir. Bunun yanı sıra, atan zinciri tek bir vites değiştirme hareketiyle yerine sokmak da bu kitle üzerinde pek rahatlatıcı bir etki yaratmıştır. Dağ bisikletleriyle doğrudan bir ilgisi olmasa da suluk ve üçgen çanta gibi dağ bisikletinin çağdaşı devrimler, özellikle yaz aylarında söz konusu kitleyi saat başı evin balkonunun dibinde “Anneeaaaaa! Suuuuu!” diye bağırma eziyetinden kurtarmakla kalmayıp, futbolcu kartı, misket, marketten alınan nevale, bozuk para, mendil gibi nesneleri taşımak için de ideal şartları oluşturmuştur. Hele ki sonraları kilometre saatinin ortaya çıkmasıyla, bisikletini baba figüründen ödünç aldığı araba imgesiyle süsleyen ve bisiklet ilerledikçe motor sesi çıkarmakla yetinmeyip, aynı sesi çıkarsın diye ayağının altında ezdiği metal veya plastik içecek kutularını arka lastikle çamurluk arasına sıkıştıran erkek çocuğu için yaptığı hızı gidonun üzerinden gösteren böylesi bir alet hayal bile edilemezdi. Son olarak, ön çatala takılan amortisman ise yalnızca ayrıcalıklı bir kitlenin yararlanabildiği kolayca ulaşılamayan bir özellikti.

Amsterdam’a ilk gittiğimde sokaklardaki bisiklet selinin içerisinde dağ bisikleti sayısının oldukça az olması beni çok şaşırtmıştı. Çocukluğumda mahallede Amsterdam halkının çoğunluğunun kullandığı o bisikletlerden herhangi birini kullansam muhtemelen kimse yüzüme bakmazdı. Evropa Evropa didikleri, dede bisikleti bindikleri!

This entry was posted in Gündelik Hayat and tagged , . Bookmark the permalink.

10 Responses to Dağ Bisikleti

  1. Sinan Ceylan says:

    *Salcano yabancı değil Türk markası yalnız.
    http://seyret.gen.tr/spor/249409.html

  2. greateast says:

    Bir dağ bisikletim olmadı gitti 🙂 Ama BMX im vardı.Bir de BMX e benzer vitesli bisikletler vardı.Hatırlar msınız bilmem ? Vitesleri aynı arabalardaki otomatik vites koluna benziyor ve gidonla sele arasında oluyordu.Sanrım en fazla 5 vitesliydiler 🙂

  3. Yarış bisikletlerinde olanlar gibi değil mi? Sağ omuzu hafif aşağıya indirmek gerekiyordu değiştirmek için.

  4. greateast says:

    http://img339.imageshack.us/img339/8475/bisiklet.jpg burdaki gibi ama benim hatırladıklarım biraz daha gelişmişi :))

  5. Anonymous says:

    İlk vitesli bisikletler üşenmeden hacıdan getirilenlerdi. Kara şanzıman bisanın ilk rakibiydi. Vites dişlileri conranın içinde yer alıyordu.

  6. Pinokyo vardı bende kızlara hava yapıcam diye kontra yapıp(pedalı geri çevirip) ani fren sonucu hafif kumlu yüzeyde kayarak baldırlarıma wolverin saldırmış efekti vererek bir süre ara vermiştim 😀

  7. H says:

    Amortisman kelimesi yanlis kullanilmis ama. Amortisör olacakti.
    Bende Bianchi vardi. Grizzly modeli. Cift amortisorlu, agirdi ama epey. Belki de ufaktim o zaman. 🙂

  8. omerakyol says:

    Türkiye gazetesinin verdiği Bisan’lar ile sanırım olmayan herkesin bir dağ bisikleti olmuştu, en azından benim çevremde öyle olmuştu. Bana ise amcamdan düşme 18 vites bir Sarda gelmişti. Castello ve Bianchi’si olanlar, ki pek yoktu, öyle 12 yaşındaki çocuğa alınmayacak kadar pahalıydılar. Aslında çok da farkları yoktu, en belirgin farkları iyi markalarda shimano vites olur ve çıt çıt diye atardı, diğerleri çevirdikçe çevirirsin, artık vites geçene kadar 😉

  9. Murat says:

    Benimde bir bmx’im vardı (çakma tabikide) aldığım ilk hafta orta demir ve direksiyondaki cirtlı bmx yazılarını çıkartmak oldu işim.Sonrası mı?
    *Direksiyonu öne eğmek (bel fıtığı olma pahasına)
    *Arka ve ön freni çıkarıp ayak ile fren yapmak ( Ayakkabı ver terliklerin altını eritip evden azar işitmek)
    *Direksiyona fırfır, tekerlerin tellerini siyah elektirik bantı ile çevirerek kaplamak.
    * Arka teker eridiğinde ön teker ile değiştirmek.
    *vs. vs.

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s