Bazı fikirler kağıt üzerinde saçma durur. “Abi bak bir fikir geldi aklıma, şimdi dört tane genç kaplumbağa olacak. Bunlar insana dönüşecek ama tam da dönüşmeyecek. Hocaları da bir fare olacak. Hepsinin başka silahı olacak, dünyayı kurtaracaklar. Tabi bu arada bunlar ninja olacak…” diyen adama hangi yapımcı “Al sana para hemen git çek…” demiş bilinmez ama, aslında bakarsanız çok iyi etmiş.
Özellikle öğlencilerin zihnine çıkmamacasına kazınmış “Tiiineyj miyutınt nijaa töööörrrrıls, tiiineyj miyutınt nijaa töööörrrıls, tiiineyj miyutınt nijaa töööörrrıls. İrozenehalfşooovv törılpavaaa!” dizeleri bizlere, çekingenlik ve kahramanlığı bünyesinde harmanlayan, kendisinden saklandıkları insanoğlu için hayatlarını tehlikeye atan, dünya döndükçe namı yürüyesi Ninja Kaplumbağalar’ın bir çılgın macerasını daha müjdelerdi 1990’larda. Yüceler yücesi Splinter Usta’ya yaptığı kötülük için büyük bir kin duydukları Shredder‘ı her alt ettiklerinde dünya da kurtulurdu. Arta kalan zamanda da tali düşmanlarıyla mücadele eder, bebekleri, kedileri falan kurtarır; üç parmaklı elleriyle pizza yer, kendi ilgi alanlarına yönelir veya güzeller güzeli April ablayla takılırlardı. –di’li geçmiş zaman kullandığıma bakmayın, Ninja Kaplumbağalar hala var. Türkiye’de yayınlanıyorlar ve 2012 yılı için yeni bir çizgi dizi serisi ve film projesi söz konusu. Amma ve lakin, 90’lardaki çılgınlık başka bir çılgınlıktı…
Ninja Kaplumbağalar’ın doğuşu Kevin Eastman ve kankası Peter Laird’in bir gece ansızın 80’lerin dört ünlü çizgi roman karakteriyle dalga geçmek için hazırladıkları tek sayılık bir çizgi romana dayanıyor. Daha sonraki adımda oyuncak olarak üretilmeye başlanan kahramanlarımız, bir sonraki aşamada da çizgi film karakteri haline geliyorlar. 1987 milatlı çizgi dizi ise tüm dünyayla birlikte Türkiye’de de Ninja Kaplumbağalar çılgınlığının tohumlarını eken hamle oluyor. Tarihine dört film, iki çizgi dizi, bir dizi ve çeşitli çizgi roman serilerini katmış bulunan Kaplumbağalar şu an resmen 27 yaşında olsalar da Bryan Adams abimizin dediği gibi tiineyçliklerini bozmadan ’18 till i die’a (ölene kadar 18) koşuyorlar.
Ninja Kaplumbağalar’ın doğuşu, yoldaşları, düşmanları, ilişki yapıları ve karakterleri çizgi roman, çizgi dizi, sinema filmi gibi mecralarda küçük değişkenlikler sergilemesine rağmen 90’lar Türk çocuklarının aklına kazınan hikaye 1987 doğuşlu (Türkiye’ye ithali malumunuz biraz gecikiyor tabi ki) İnterstar, Kanal 6, Kanal D ve bir dizi değişik kanalda yayımlanan çizgi diziden tevellüt etmektedir. İşbu hikayede, Hamato Yoshi adındaki ninja üstadı, dost bildiği Oroku Saki adlı kansız tarafından sensei önünde madara edilerek camiadan dışlanır. Japonya’dan kendini yollara vurup soluğu macera dolu Amerika’nın New York şehrinde alan ve sonunda sokaklara düşüp kanalizasyonda yaşamaya başlayan Hamatocan, bir gün kopilin teki tarafından pet shop’tan alınıp kanalizasyon mazgalından aşağı düşürülen dört evcil kaplumbağa bulur. Kaplumbağaların üzerindeki yeşil yapışkan sıvı canlıları en son temas ettikleri canlının genleriyle harmanlar, böylece Hamato dev bir sıçana, kaplumbağalarımız da birer insan-kaplumbağaya dönüşürler. Sıçanlaşmış haliyle Splinter adını alan usta Hamato dört kaplumbağayı alır, onlara en sevdiği dört Rönesans sanatçısı olan Donatello, Raphael, Leonardo ve Michaelangelo’nun isimlerini verir ve onları dosta güven düşmana korku salan birer ninja olarak yetiştirir. Kaplumbağalarımıza öğretmen, akıl hocası, müşfik bir baba olan Splinter Usta’nın belki de tek falsosu beslenme eğitiminde kendini göstermiş, Kaplumbağalar pizzadan başka bir şey yemez olmuşlardır.
Eşyanın tabiatına uygun olarak bu dört kardeş farklı karakter özellikleri ve dövüş araç ve stratejileri benimsemişlerdir: Donatello, bilim insanı (kaplumbağası?) ve araştırmacı kişiliğiyle grubun teknik ve ar-ge işlerinden sorumlu efendi bir üyesi olup mor renkli bandana taşır ve “bo” sopasıyla dövüşür. Raphael, biraz yüzeysel, diğerlerine göre az daha hırçın ve umursamaz olup kırmızı bandana giyer ve “sai” adı verilen çatallı iki bıçakla savaşır. Michaelengelo ise neşeli, saf, sakar, zevk-ü sefaya düşkün bir party-boy örneği teşkil edip turuncu bandana taşırken, Türk çocuklarının ilk defa bu çizgi dizide görüp aşık oldukları nançakular (nam-ı diğer mımçıkalar) ile dövüşür. Leonardo (the Alemin Kralı – yazar bu bölümde nesnelliğini kaybetmemek için kendisiyle savaşmaktadır) efendiler efendisi, ideal erkek, örnek idareci, sorumlu bir önder olarak takımın idari anlamdaki lideri (teknik işlerde bilginin gücüyle Donatello önde gelmesine rağmen) ve Splinter Usta’nın sağ koludur. Karar alma iradesi ve yeteneği pek güçlü olan Leonardo mavi bandana giyer ve katana kullanır. Bu haliyle Ninja Kaplumbağalarımız düzgün olarak işleyen bir sistemin olmazsa olmaz öğeleri olarak yaratılmışlardır. Hikayeleri ise bilgi, gözüpeklik, espri anlayışı ve ruh olgunluğunun herhangi bir bünye için çok önemli özellikler olduğunu genç dimağlara iletmeye çalışırken, bu özelliklerin teker teker ham birer bünyeden başka bir şey ortaya çıkaramayacağını alt metinde usulca önümüze sürer.
Ninja Kaplumbağalar bu şekilde ortaya çıkar ve formasyonlarını tamamlarken, cibilliyetsiz Oroku Saki de Shredder adını alarak beyin kankası Krang ve Midyat-Seyfo çiftini andıran adamları Bebop (Domuz-İnsan) ve Rocksteady (Gergedan-İnsan) ile 4. Boyut’taki evleri ve çokişlevli araçları Technodrome’da yaptıkları planlarla dünyayı ele geçirmeye çalışırlar. Bu iki cephe arasında süregiden savaşın kamuoyunu ilgilendirmeye başladığı aşamada da Kanal 6 muhabiri April Kaplumbağalarımızla tanışır ve halk nezdindeki dezenformasyon bombardımanından muzdarip olan bu çekingen kahramanları savunarak onlarla sağlam bir dostluk kurar. Temel karakter düzeni bu şekilde oluşmuş olan hikayede, akıllara kazınan çok sayıda yan karakter de vardır (Örn. Fare Kralı, Casey Jones, Lotus Blossom, Baxter Stockman, Foot Clan fedaileri…v.b.).
Hikayenin buraya kadar olan kısmı özellikle 90’ların ortasından itibaren edebiyat ve sinema kanalıyla kitleleri etkisi altına alan fantastik-kuntastik hikaye akımının herhangi bir örneğini sergiliyor gibi durur. Fakat, Ninja Kaplumbağalar’ın etkisi çocuk dünyamıza herhangi bir hikayenin yaratabileceğinden daha büyük bir yoğunlukla girmiştir. Bir sonraki örneğini kendisini Pikachu sanan çocukla bulacak olan manyaklığın tohumlarını atan bir fenomendir Ninja Kaplumbağalar. Birçoğu şu an 20’li yaşlarından 30’lara merdiven dayamış sayısız manyağın sebebi olmuştur. Sen, sabah takım elbiseni çekip metrobüs durağına ilerleyen geleceği parlak muhasebeci! Anneni “n’olur pizza yap” istekleriyle bunaltıp elde ettiğin dilimi üç parmağıyla yiyen çocuk sensin, itiraf et. Bir zamanlar Technodrome’un toprağa gömülüp lavların yeryüzüne doğru kaynadığı o sahneyi her seferinde büyük bir heyecanla bekliyordun, hatırlar mısın? Leonardo oyuncağını bulamadığın için Raphael’e razı olup arkadaşlarından saklasan da için için hayıflanan sendin. “Anneme tuhafiyeden bir kurdela aldırsam, göz çevresini keser bağlarım kafama” diye uykuların kaçtı, saklama. Sen ki bir ara sokakta Nançaku yapmak için ideal sopa ve zincir arıyordun, zincir bulamayıp çamaşır ipi kullanıyordun…
Sayısız karakteri, ibret verici maceraları, kameraya dönüp çocuklara verilen mesajları, pizza promosyonu açısından üstlenilen rolleri, kişisel erdem ve zaaflarıyla Ninja Kaplumbağalar 90’lar çocukluğuna damgasını vurmuştu. Bu sebeple, şimdiki birçok yetişkinin usanmadan anlattığı birçok anıda yer almaktadır. Şimdi bunları tek tek ortaya dökmenin zamanı geldi. Hadi! Şimdi hikaye anlatma sırası sizde! Bize bol bol Ninja Kaplumbağa çılgınlığı örnekleri sunun. Ben ise şu intro’yu tekrar dinleyip İngilizce bilmiyorumuş gibi yaparak müzikle birlikte sözler uyduracağım.
Özellikle minibüsleri,uçan araçları ve sanırım bir de kaykayları vardı en modereninden 🙂
kanka 87’de doğanlar 24 yaşında en fazla ne yaptın sen 😀
Aynı şekilde 83’te doğanlar da 30’a gelmek üzere 🙂
Foot = Daredevil’daki Hand klanı mesela.
Okul dönüşü anneye yaptırılmış olan pizzayı Umut Sarıkaya çok güzel anlatmıştı zamanında
http://www.itusozluk.com/gorseller/anne+pizzas%FD/3150
Aklımda kalan en büyük endüstri ürünleri tasarımı da bu Ninja Kaplumbağalar ile ilgilidir. Zira Bunların Action Toy’larında (Türkçesini gerçekten bilemiyorum, oyuncan bebekleri ola bilir mi?) arkadaşı kabuk açılır, içine kaplumbağaların silahları konurdu. Böylece silahsız kaplumbağalarla silahları kaybolacak endişesi olmadan oynardınız.. Abiler oynamazdı onlar siz Ninja kaplumbağalardan bitap düşmüş gece 21:30’da uyuduğunuzda, Pederleri ile SAT 1 veya PRO 7 için uyanık kalma adına sinir yarışına girerlerdi.. (- Baba uyuyorsun yerine git hadi.. – Yok ben gözlerimi dinlendiriyorum.. Sen git, yarın okul yok mu?
Dev bir robotun içinde ismi beyin olan ama robotun midesinde olup beni sorularla boğuşturan beyin karakteri çok acayipti 😀
foot clan = ayak takımı
Bi de shredder en başlarda normal insandı sanki, Japonya’da ne mal olduğu ortaya çıkınca kovulmuş ve Hamato’dan intikam almak için Amerika’ya gelmişti. Beyin ve 4. boyut geyikleri daha sonra çizgi filme konu çıksın diye başlatılşmıştı.
ninja kaplumbağa sulukları vardı kafasından su içiliyordu benim hatırladığım belki onlarada değinmek istersiniz
Benim bildiğim kadarıyla Splinter, Hamato Usta’nın kafeste beslediği evcil sıçanıydı. Yani ikisi farklı karakterler… Eski bölümleri izlerseniz haklı olduğumu görürsünüz. Hamato antrenman yaparken Splinter da onu izler ve hareketlerini takit edermiş ve ninjalığın inceliklerini bu sayede öğrenmiş. Daha sonra Shredder Hamato’yu öldürmüş ve Splinter’ın kafesi açılmış. Splinter efendisinin ölümüne üzüledursun lağımda gezinirken karşılaştığı dört kaplumbağa yavrusuyla beraber mutajen bir sıvının etkisinde kalmış. Gerisi malum zaten… 🙂
Yazımı Michalengelo’nun efsane repliğiyle bitirmek istiyorum;
“Pizza vav mı çocuklav?” 😀
“Ninja Kaplumbağalar’ın doğuşu, yoldaşları, düşmanları, ilişki yapıları ve karakterleri çizgi roman, çizgi dizi, sinema filmi gibi mecralarda küçük değişkenlikler sergilemesine rağmen 90’lar Türk çocuklarının aklına kazınan hikaye 1987 doğuşlu (Türkiye’ye ithali malumunuz biraz gecikiyor tabi ki) İnterstar, Kanal 6, Kanal D ve bir dizi değişik kanalda yayımlanan çizgi diziden tevellüt etmektedir.” ifadesinde belirttiğimiz gibi hikayenin değişik versiyonları bulunmakta. Bizim anlatmayı seçtiğimiz versiyon ise, Türk çocuklarının aklında çoğunlukla çizgi filmdeki hikaye kaldığı için, 1987 tarihli çizgi dizinin hikayesi oldu. Aynı zamanda, Türk ekranlarında farklı versiyonlar yayınlandığı için hikayelerin karışması doğal olabiliyor 🙂
Pingback: 90'lar Müzesi
güzel bir yazı olmuş emeği geçenlerin eline sağlık