90’lar her türlü yeniliği pek sorgulamadan bağrımıza bastığımız yıllardı dedik ya hep, bu

Ananasla tek ilişkisi 'ananas aldırdım bozuk çıktı' esprisi olan 90'lar çocuklarını ananas suyu kavramıyla tanıştıran karışık meyve sulu Capri-Sun Safari çok popülerdi.
durumun en belirgin örneklerinden biri de Capri-Sun isimli meyve suyuydu sevgili müzeseverler, tadı Tamek’in kahverengi cam şişede meyve sularından fersah fersah gerisine düşen, hatta alıştığımız meyve suyundan çok daha sulu bir kıvama sahip Capri-Sun’ın yaptığı sükseyi başka türlü açıklamak namümkün. Tarihi sona erdiren tezler yazılıyor, liberal kapitalizm ebedi düzen ilan ediliyordu bu yıllarda, Türkiye gibi az gelişmiş kapitalist ülkelere de yeni dünya düzenine hızla adapte olmak, yapısal dönüşümlere kucak açmak düşüyordu. Daha ilkokulda tarihin tanımını ‘Geçmiş zamanlarda yaşayan insan topluluklarının her türlü faaliyetlerini yer ve zaman bildirerek, sebep-sonuç ilişkisi içinde anlatan bilim dalıdır.’ cümlesiyle ezberleyen bir neslin evladı olarak teorimi pratiğe dökmeden geçmeyi zinhar kabul edemeyeceğimden, 90’lar konjonktürünü kimsenin tatlı canını sıkmadan bağlıyor ve diyorum ki, dönüşüm yılları topraklarımızın aza kanaat eden insanını bir hayli tuhaflaştırmış ve allara pullara bulanmış her türlü ürünü kafasında ‘daha iyi’ mertebesine yükseltmesini sağlamıştı.
Hal böyleyken karton kutu ya da cam şişe içinde sunulan meyve suyuna aşinaydık, ama metalimsi, yumuşak, köşesiz formlu bir ambalaja sahip Capri-Sun’ın havasının yanında Tamek’in, Meysu’nun esamesi okunmazdı. Bir kilo nohutu tane tane paketleyip her birine kurdele takarak satsanız inanılmaz bir taleple karşılaşmanızın kuvvetle muhtemel olduğu yıllarda bu dev potansiyeli keşfeden Balsu isimli firma, tahminen 1994 yılında Capri-Sun’ı ithal ederek piyasaya sürdü. Sürmekle de kalmadı; sene 90’lardı, reklamı hala asgari 3 dakika süren skeç zannetsek de reklamın önemli olduğunun farkındaydık, böylelikle Capri-Sun aradan geçen 15 küsur seneye rağmen o yıllarda yaşamış bulunan herkesin aklına mıh gibi çakılmış, Arto Tunçboyacıyan bestesi ‘kapriii kaprii sannn kapri kapri kapri saannn’ şarkısıyla hayatımıza bodoslama bir giriş yaptı.
O yıllarda beslenme çantamızdan çıkardığımız Capri-Sun’ı uslu uslu içiyorduk herhalde, sonuçta tasarımı farklıydı, karışık meyve suyu konseptiyle yenilikçiydi, ama Capri-Sun’a yetmezdi, yola devam etmek elzemdi. Böylelikle 90’larda imza attığı ultra uzun reklamlarla ve ortalama Türk insanını hicvettiği karakterleriyle zenginliğine zenginlik katan Ali Taran’ın kapısını çalan Capri-Sun, tahminimce ‘şimdi çocuklara hitap etsin ama ünlü bir popçu da olsun, komik ses efektleri de ihmal edilmezse iyi olur, sansasyonel olmayı da unutmayın pls ltf tşk’ şeklinde bir brief vermiş olacak ki, Burak Kut’un kulisine sızan zıpır velet ekseninde dönen ve elbette ki skeç formatında ilerleyen bir reklamla imajını yeniledi, sonrasında da nice Türk ana-babasından küfür yedi.
Reklamımız o zamanların eski bebetosu yeni serseri prensi Burak Kut’tan imza almaya çalışan Afacan Dennis kılıklı bir çocuğun, Capri-Sun’ını önce şişirip sonra patlatarak bodyguard’ları bertaraf etmesini, çocuğun azminden inanılmaz etkilenen Burak Kut’un da şahit olduğu bu başarı öyküsünden hareketle ‘Yaşandı bitti saygısızca’ adlı hit şarkısını ‘Önce hüplet sonra gümlet, Capri-Sun’ın tadına varınca’ olarak seslendirmesini konu alıyordu. Bu reklam ertesinde, doğaları gereği kendilerine sunulan her piçliği sorgusuz sualsiz benimseyen zamane çocukları da hüpetip gümletmekten bir hal oldular, sınıfta toplu Capri-Sun patlatma turnuvaları düzenlendi, mahalle teyzelerinin yürekleri gürültüyle gümleyen Capri-Sun sesleriyle hopladı. Velhasılıkelam Capri-Sun 90’lar çocuklarını baya bir eğledi, tuhaf meyve suyu karışımlarının tadları kimsenin umrunda değildi, Capri-Sun’larda meyve suyu amaç değil araçtı, ve böylelikle ‘Önce hüplet sonra gümlet’ şiarının ekmeği baya bir yendi firma tarafından…
Capri-Sun hala bazı marketlerde aynı ambalajıyla bulunabiliyor ama seneler eski popülaritesinden eser bırakmadı, anlatsa bir zamanlar dayanılmaz güzellikte olduğunu, güler geçer 2010’ların ukala sabileri. Lakin biz 90’ların canlı tanıkları için, bir meyve suyundan bunca eğlence çıkarabildiğimiz o manyakça yılların tatlı bir anısı o raflardan bize göz kırpan….
*Gazete görselleri http://www.milliyet.com.tr’den alınmıştır.
CapriSun’ın tadı o kadar kötü değildi ama.. ya da bana mı öyle geliyordu acaba:) Adını, ambalajını ve şarkısını hiç unutmamıştım ama hüplettikten sonra gümlettiğimizi tamamen unutmuşum, şimdi hatırladım. Dibinde kalan iki üç damla üstümüze sıçrardı, çok ses çıksın diye apartman boşluklarında patlatmak popülerdi..
tadını pek hatırlamıyorum ancak pipetin şişenin içine daldığını hatırlıyorum bayağı sinir bozucuydu 😀
önce hüpletip sonra gümletmedik mi?
Gecen sene Almanya’ya tasindim; markette Capri Sun gorunce cok sasirmistim. Tabii sonradan Almanya’dan cikan bir sey oldugunu ogrendim. Hala alirim 10’lu paketler halinde. Safari Fruits tabii ki, en egzotigi oydu ben cocukken…