Çekirdek bir ailenin sorumluluğu yetmezmiş gibi evinizde hayırsız bir kayınbiraderin yaşadığını düşünün. Kazandığınız parayla kıt kanaat geçinirken bir gün Amerika’dan bir mektup alıyorsunuz. Recep Albert ismindeki milyoner amcanızın vefat ettiğini ve tüm servetini bıraktığı oğlunu size emanet ettiğini öğreniyorsunuz. Öksüz yavrucağı havaalanında karşılamaya gittiğinizde karşınıza insan gibi giyinmiş bir şempanze çıkıyor. Ne yaparsınız?
a) “Aga sen ne içtin?”
b) “Kamera şakası herhalde” diye düşünürüm.
c) “Darwin haklıymış lan!” diye bağırarak ateist olurum.
d) Kaderime razı olur, şempanzeyi eve götürür ve günlük hayatıma kendisini dahil ederim.
Cevaplarda d şıkkını seçtiyseniz, içinizde bir dizi senaristi yatıyor demektir; yeteneğinizi değerlendirin.
Milenyuma iki kala hayatımıza giren Çarli, Türkiye sınırlarına girdiğinde “Animals Actors of Hollywood” ajansına bağlı olarak çalışan ve filmografisinde 1994 tarihli Walt Disney yapımı “The Jungle Book” filmini barındıran bir stardı ve Türk dizi yapımcılığının yaşadığı değişimin bir sembolü olacaktı.
Girişte bahsedilen hikayeyle başlayan dizi, 1998 yılında Star’da yayınlanmaya başlamış, ilk sezonunda ortalığı kasıp kavurmuş ve 2000’lerde büyük bir yaprak dökümü yaşayarak Kanal D’ye transfer olmasının ardından “azalarak bitmiştir”.

"Çarli dur olm lan, Çarli! Cilvenaz'ın içi görünüyor"
Fazlasıyla kıllı olmasının ve sürekli muz yemesinin dışında herhangi birimizden bir farkı olmayan şempanze Çarli kardeşimiz, tipik bir milyoner Amerikan genci olarak içkiye ve kadına pek düşkündü. Allah günah yazmasın, yüzü hafiften şempanzeyi andıran Çağlar Kondu ismindeki kızıl saçlı, güzel hanımkızımızın canlandırdığı Cilvenaz karakteriyle inişli çıkışlı bir ilişki yaşayan Çarli, okazyonel çapkınlık fırsatlarından da geri durmazdı. Kah kankası Afakan’la “Laz ve Gaz Kıraathanesi”nde okey atar, kah efkarlanıp kendini Amele Birası tabir edilen şişman depozitolu Efes şişelerine vururdu. Laf açılmışken bahsetmek gerekir ki, dizinin Çarli’den sonraki (ki kanımca Çarli’den de öte) en önemli karakteri başarılı tiyatrocu, yetenekleri kulaklarından fışkıran İlker Aksum tarafından canlandırılan Afakan’dı. Seslendirmesi üstad Yekta Kopan tarafından gerçekleştirilen bu karakter, orijinal hareketleri, hayalperest ve fırsatçı mizacı, eniştesi Talat Sanal’la giriştiği iğrenç espriler barındıran diyalogları ve kendisine hasta olan Hijyen’den (Binnur Kaya) kaçarken Çarli’nin aşkı Cilvenaz’a yazma çabalarıyla gönüllere taht kurmuştu.
Talat Sanal (Ercan Diler), diziye konu ailenin reisiydi ve genelde ağzını sonuna kadar açarak gülmesi ve iğrenç esprileriyle tanınırdı. Talat’ın eşi Nalan Sanal (Berrin Arısoy), dengeleyici ve kendisini ailesine adamış bir ev hanımıyken, sürekli ortalığı dağıtıp kıllarını etrafa döken Çarli’yle atışırdı. Çocuklar Nuri Can (Okan Sanlıtop) ve Sibel Can (Melodi Bağcı), tipik aile dizisi karakterleri olan ergen abla ve çocuk erkek kardeş pozisyonunda dur durak bilmeden didişirlerdi. Bunun yanı sıra, evcil hayvanlara ifrit olan emekli İtfaiye Müdürü Ateş Bey’i de pas geçmemek lazım. Kendisinin kapıyı çalmasıyla beraber tüm aile Çarli’yi saklama amacında büyük bir telaşa sürüklenirdi ve o an her şey ikincil öneme sahip olurdu.
Biraz daha derine inecek olursak, Türk halkının “Çarli maymun ismidir” algısını pekiştiren bu dizinin geç 90’lar televizyonculuğumuz ile ilgili ipuçları barındırmakta olduğunu görebiliriz. Malum, 90’lar Süper Baba, Kaygısızlar, Bizimkiler, Mahallenin Muhtarları, Çılgın Bediş gibi bizler için son derece kült diziler çıkarmıştı ve hepsinin ortak noktası, önceki yılların TRT dizilerinin öğretisi doğrultusunda konularının sokak ve sıradan insanlar olmasıydı. Bu dizilerin izleyicileri aynı zamanda konusuydular. Zaman içinde bu kitle televizyonda her halini görmekten sıkılmış olacak ki yeni arayışlar peşine düşüldü..
2000’lere damgasını vuracak zenginler, ağalar, İstanbul sosyetesi konulu dizilere ek olarak Çocuklar Duymasın gibi komşuların mütemadiyen eve daldığı Amerikanvari sitkomlar da bu noktadan sonra türemeye başladı. Çarli de bu ikinci grubun ilk temsilcilerindendi. Kaygısızlar’a inat sokaklar terk edilip sitkom setlerine geçilmiş, mahalle hayatının absürtlüğü yeterli olmaktan çıkmıştı. Belki de biri, Çarli benzeri sürreel bir aile hayatını konu alan Alf izlerken “Uzaylı mı?.. Maymun olsa hadi neyse…” demişti ve de Türk televizyon izleyicisi Çarli’ye kavuşmuştu…
Zamanında Hülya Avşar’dan film teklifi alan, imza gününde (şaka değil!) izdihama sebep olan Çarli, şu an 20 Kasım’da kutlayacağı 18. yaşını İngiltere’deki Monkey World adlı sığınma merkezinde bekliyor. 2002 yılında kendisini, emeklilik günlerini kendi türdeşleri içinde yaşaması amacıyla buraya gönderen sahiplerini geç kalmış bu kararlarından dolayı kutluyor ve doğduğu saniyeden itibaren annesinin koynundan alınıp eğlence sektörüne sürüklenen Çarli kardeşimize selamlarımızı yolluyoruz.
Gazete görselleri milliyet.com.tr’den alınmıştır.
ilker aksum’un canlandırdığı karakter atakan değil afakan’dı sanki.
evet ilker aksum’um canlandırdığı karakterin adı AFAKAN dı. unutamadığımız afakan 🙂
teşekkürler hatırlattığınız için, düzeltelim 🙂
Çarli’nin hikayesini, neler yaşadığını, ingiltereye götürülüşünü animal planet kanalından izleyip bu diziyi izlediğim için kendime bi’ dolu küfür savursam da yine de 90’lar denilince aklıma gelen birkaç diziden biridir
Hiç unutmam Afakan’ın evinde kirli çamaşır sepeti yerine belediyenin çöp konteynırı vardı ve saklanmak gerektiğinde iyi iş görürdü 😀
İzmire Fuara Yalçın Menteşin 100 Ünlü Yüz Oyunuyla Gelmişti Oyun Çıkışı Çarliyle Aynı Masada Oturup Fotoğraf çekilmiştim Hey Gidi Günler ….
sudenaz veteriner hekim olmuş, trt çocukta programını görünce ben şok