Satanizm

Aslında bu gazete manşeti her şeyi açıklıyor: amacımız 90’ların sonunda ülkemize uğrayan ve maalesef masum canlar da alan satanizm furyasının kurbanlarına veya anılarına saygısızlık etmeden yalnızca o yıllarda Türkiye’de oluşan paniği tarihe not düşmek.

Türkiye satanizm ‘modasıyla’ 1990’ların sonunda, daha kesin olmak gerekirse de 1998’de tanıştı. İki gencin intiharı nereden çıktığı belli olmayan iddialarla oldu bittiye getirilerek “satanist” bir eylem olarak damgalanmış ve akabinde Türk halkına çocuklarını bu musibetten korumaları telkin edilmişti…

Anlayan beri gelsin.

Anlamadığımız şey bizi (en çok da annelerimizi) korkuttu ve ülkeyi patolojik bir “Acaba bu çocuk satanist mi?” paniği kapladı. Medyada çıkan haberlere göre siyah giyinen ve uzun saçlı çoğu insan kafadan satanistti, eh, bu durumda mülayim bir insansanız bile, siyah giyip saçınızı uzattıysanız savunma hakkınız pek yoktu. Herkes yalan söylerdi en nihayetinde, ama gazeteler asla.

Böylece birçok genç için ergenliğin doğal bir dönemi olan “metalci evre” içerisinde bulunan, siyah giyinen, Iron Maiden’ın albüm kapaklarını beğenen, hasbelkader kulağına bir de küpe takmış (bir defa hangi kulağa takılmıştı o küpe- çocuğumuzun eşcinsel olması mı daha kötüydü satanist mi?) uzun saçlı, tek günahı metal müzikten hoşlanmak olan çocuklar anne babalarının uykularını kaçırır oldu. Ya geçen gece “Arkadaşlarımla buluşacağım” diyip evden çıktığında terk edilmiş bir kiliseye gidip kedi kestiyse, mum yakıp kanlarını duvarlara sürdüyse? Geçen gün aldığı gümüş yüzük bu ihtimalin varlığının yeterince büyük bir kanıtıydı…

90'lar ergenlerinin normalliğini kanıtlama çabası.

Kısa sürede böyle bir toplumsal baskı oluşunca, satanist zanlılarının %99.99’unu oluşturan ‘normal’ gençler kendilerini rahatsız hissetmeye başladılar. Metal tişörtlü, uzun saçlı, sakallı, piercing’li ve kulağında kulaklıkla dolaşan (çünkü satanistler müzik dinlerdi) gençler, insanlar tarafından ‘uygunsuz’ olarak etiketlenmeye, polis tarafından durdurulup sorguya çekilmeye başladı. Tabii bu korkular tamamen paranoya değildi, satanist olduklarını ve cinayet işlediklerini itiraf eden birkaç gencin profili bu endişeleri güçlendiriyordu. Ancak kurunun yanında booolca yaş da yandı.

Cinsellik, gümüş yüzükler vb. satanist öğelerden sayılırken FRP (Fantasy Role Playing) evreninin bundan kendini kurtarması beklenemezdi elbet. O dönemde popüler olması Yüzüklerin Efendisi ve türevlerinin talihsizliğiydi; gerçekte olmayan çirkin yaratıkları anlatan, üstelik çoğu kez metal müzikle birlikte anılan bu tuhaf kitaplar, filmler, oyunlar (eyvahlar olsun ki bu oyunlar da grup halinde toplanıp oynanırdı) minimal satanist ayinler değildi de neydi?

Ataköy'e başka niye gidilirdi ki?

Gençleri aileleri rahat bıraksa gazeteler tarafından yönlendirilip öfkelenen halk rahat bırakmıyordu. Dediğimiz gibi İstiklal Caddesi’nde takılan, kulağında kulaklık, üzerinde azıcık sıradışı bir kıyafet olan her genç müstakbel bir satanistti. Anne babasına da sorsanız, sokaktaki adama da sorsanız, polise de sorsanız bu böyleydi. Zaman geçtikçe selamete kavuşacağımıza işler daha da karıştı. Kayıtlara geçmesi gerektiğine inandığım için şunu paylaşma zorunluluğu hissediyorum, bu dönemde gazetelerde “(gözaltına alınan gençlerin) ayin değil fotoğraf çekimi için Ataköy’e gittikleri ve satanist olmadıkları ortaya çıktı.” diye bir cümle yer aldı, İzmir’de bir pizzacının duvarından satanist olduğu gerekçisiyle Darth Vader posteri indirildi…

O yıllarda basınının yönlendirmesine maruz kalmış biri için satanistlerin o dönem içerisinde uygarlığa, topluma yönelmiş en büyük tehdit olduğu sonucu çıkıyordu. Ancak işin gerçeği bunlar canı sıkılmış, sıradan motivasyonla işlenmiş suçları veya cinayetleri çok avam bulan, varoluşlarını kanıtlama çabasındaki birkaç hasta gençti. Tabii ki bu musibetin Türkiye’nin başından gelip geçen zararsız bir oyun olduğunu savunmuyoruz, ancak trafik kazalarından ve terörden daha zararlı olmayan bu furya, medyacıların kasaları dolması ve siyasetçilerin birkaç puan kazanması adına gazete ve televizyonlarda diğer belalarımız kadar yer kaplıyordu. Bu illetin sayıca fazla yayılmamasının sebebi de Türk emniyetinin muhteşem bir başarısı olmaktan ziyade, fikrin özünde tedavi görmesi gereken birkaç gençten kitlelere yayılamayacak kadar aptalca olmasıydı.

Kafalar iyice karışmıştı.

Gerçekten panik pek de çabuk yatışmadı. Gazeteler ‘korku satar’ mantığıyla ne kadar ileri gidebileceklerini gerçek zamanlı deneylerle keşfetti, sırf yabancı uyruklu diye kıçı kırık insanların söyledikleri cümleler cımbızla çekilerek “Amerikalı uzmanlar anne-babaları uyarıyor” başlıklarıyla verildi, satanistler yeni Naziler ilan edildi ve şu an tarihin tozlu yaprakları arasında kalmış birçok saçma laf ebeliği yapıldı.

Fakat en nihayetinde basın ve toplum tarafından bu korku da tüketildi ve yenilerine geçildi.

Gazete görselleri milliyet.com.tr’den alınmıştır.

This entry was posted in Gündelik Hayat and tagged , , . Bookmark the permalink.

1 Response to Satanizm

  1. Anonymous says:

    akmar pasajından meşhur ayhan abiyi göz altına alıp saçlarını kesmişlerdi. show tv’ye çıkıp “en son 80 darbesinde asker zorla saçımı kestirmişti.” diye dert yanmıştı o da.

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s