“Birini bilirem. Adı Baran’dı.”
Bu sözler bizim de İstanbul’un arka sokaklarının şiddetli hayatlarına bir saygı duruşu olan Eşkıya’yla olan ilişkimizi özetler nitelikte. Yavuz Turgul-Şener Şen birlikteliğinin altın meyvesi Eşkıya 1996’da vizyona girdiğinde öncelikle gözleri yaşarttı, sonra aklını kaybetmek üzere olan Türk toplumuna kusursuz bir şekilde ayna tuttu, bununla kalmayıp bir de Türk sinemasını ayağa kaldırdı.
Eşkıya’nın ön plandaki hikayesi, Baran (Şener Şen) adlı eşkıyanın, hapiste geçirdiği 35 yıldan sonra kendini ihbar eden Berfo (Kamuran Usluer) ve Berfo ile zorla evlendirilen eski sevdiceği Keje’yi (Sermin Şen) bularak eski defterleri kapama çabasıdır. Continue reading