Anadolu Liseleri Sınavı, Kolejler Sınavı

1996 Milliyet Gazetesi90’lı yıllarda 8 yıllık eğitim henüz hayatımıza girmemişti, dolayısıyla 1997 senesine kadar liseye adımlarını ilkokul 5’in hemen ardından attı 90’lar çocukları. O zamanlar LGS, OKS, SBS gibi havalı kısaltmalarla anılan sınavlar da yoktu, Anadolu Liseleri Sınavı, Anadolu Öğretmen Liseleri Sınavı, Kolejler Sınavı şeklinde adlandırılan sınavlarımız, ilkokul 3’ten sonra yavaş yavaş gündemimize girmeye başlar, ilkokul 5’i ise yüksek ihtimal zehir ederdi. Burada, yazarın tecrübe ve tanıklıklarını da göz önünde bulundurarak, Kolej Sinavları ve Anadolu Liseleri Sınavı’na değineceğiz sevgili müzeseverler.

Mevzubahis çocuklar 9-11 yaş arasında gezindiklerinden, yok liseymiş, yok gelecekmiş,

Kurgu bir öğrenci günlüğü, 1996 FKM gazete reklamı.

eğitimmiş pek de durumun ciddiyetinin farkında değillerdi, açıkçası olmamaları da son derece normaldi, ne de olsa ülkenin biraz daha batısındaki yaşdaşları halen sokaklarda umursuzca koşturuyor, türlü oyunların, faaliyetlerin dibine vuruyorlardı. Bu sebeple bu dönemin sınavlarında baş rol ailelerindi, öncelikle aile misyonuna inanmalı, gerçekçi hedefler belirlemeli ve minik yarış atını maratona özenle hazırlamalıydı.

Bir kere tercihler sınavlardan önce yapılırdı. Bu da yetmezmiş gibi tercih hakkı da 5’le sınırlıydı. Yani veli yüksekten atıp dönemin gözde liselerini art arda dizdiyse ve sonra çocuk sınavda destansı bir başarısızlığa imza attıysa tek şansı mahalledeki liseye devam etmekti. Kısacası alınan riskler şimdiye oranla çok daha büyüktü. Çocuğu, kapasitesini iyi değerlendirmek ve tercihleri bu doğrultuda yapmak mühimdi. Öte yandan sağlıklı bir çocuk olarak ‘çocuk gibi’ yaşamak isteyen evladını motive etmek, velinin bir diğer zorlu göreviydi. Rahat bıraksa ayrı, çok sıkarsa ayrı dertti, dengeleri bozmamak elzemdi. Bu dönemde kimi fedakar ve cefakar veliler de çocuklarıyla birlikte bol bol konu tekrarı yaptılar, test çözdüler, okul ödevi yetiştirdiler.

Sen neydin ki asal eksen?

Daha da kötüsü bu sınavın 14 yaşında çocuğu bildiğin salak yerine koyan, resimli, hikayeli SBS’lerle zerre kadar ilgisi yoktu, afedersiniz boru gibi sınavdı bu. Hem pratik zeka, muhakeme yeteneği zirvede gezinecek, hem de yaşın fersah fersah üzerinde, gereksiz bilgiler beyne bir bir yüklenecekti. 10-11 yaşında sabi düşünün, elinde üniversite sınavı soruları, matematik türkçe demeden baya bir net çıkarabiliyor, işte böyle ruh hastası bir sınav sisteminden bahsediyoruz. Dolayısıyla da günümüz liselere giriş sınavlarında olduğu gibi 250 küsur tane ‘full çekmiş’ birinci hayal bile edilemezdi, eğer bir sene eskaza bir kişi 100 soruyu da doğru yaparsa, baya olay olur, çocuk basın tarafından dahi mertebesine yükseltilirdi. Derseniz ki ‘daha mı iyidi ?’, değildi elbette, hem küçücük veletlerin çocukluğunu ellerinden al, hem de onları boylarından büyük bilgilerle imtihan et, ama günümüz sınav sisteminin de pek matah olduğunu da iddia edemeyiz sanırım.

Sınav vardı da bu sınava nasıl hazırlanılırdı ?  Elbette özel ders ve dershanelerle.

FKM'nin günlüklü ilanına birebir uyan, örnek bir öğrenci profili.

Dönemin prestijli dersaneleri arasında FKM, Sevinç Dersanesi, Final Dersanesi, Yıldız Dersanesi ve Anafen vardı, 1997 yılında sistemin değişmesiyle tarihe karışsa da bir zamanların efsanesi FKM, bendenizin de dersanesi olduğundan, örnek olarak kendisindan bahsedeceğiz bu yazıda. Aynı okula gider gibi buraya da servisle giderdik, Mecidiyeköy şubesi bol katlı, ufak bahçeli bir apartmandı, her kat bir renkle anılırdı ve üst kattaki sınıflarda ikamet edenlere kantine inip çıkmak tam bir eziyetti. FKM’nin şimdi dönüp baktığımda en takdir ettiğim yönü ise, seviyeye göre sınıf ayrımı yapmamaları, her sınıfta her seviyeden öğrenciye yer vermeleriydi. Böylelikle başarılıyı gören başarısız da motive olabiliyor, başarılı da gereken takdir ve gazı hocalardan her daim alıyordu. Zamanında ‘Fıstık Kızlar Merkezi’ ismiyle salak sırıtışlar eşliğinde anılan FKM, sınavlardan önce içinde iki adet zihin açıcı şeker de bulunan bir kalemlik vererek kalbimizi çalmayı bilmişti.

FKM, slogan konusuna fazla kafa patlatmaya gerek duymamıştı.

Bu dersaneler dışında, zamanın isim yapmış hocalarından ders almak (Erkan Ulu yahut Engin Eğitim Merkezi mesela) elbette ailenin bütçesine göre olasılıklar dahilindeydi. Bazen tanıdık vasıtasıyla bulunan aile dostu, akraba ve tabi daha ünsüz hocalardan ders alınır, bazen de aileler ellerini taşın altına koyar, çocuklarla birebir çalışırlardı. Okul hayatımla ilgisi ilkokulun bitmesiyle tamamen sönen ve velim olmayı dahi reddeden annem bile ilkokul 5’te Ali Öğmen’in soru-cevap kitaplarından benimle Sosyal Bilgiler çalışırdı. Yahut Ahmet Buhan’ın matematik kitabını bitiren öğrencilerin sınavda matematikten soru kaçırmayacaklarına kesin gözüyle bakılırdı.

Sonrası bildiğiniz gibi, sınav tarihi gelir çatar; önce Kolejler Sınavı, sonra Anadolu Liseleri Sınavı.

FKM 1996 başarı kitapçığından bir sayfa.

Sınavda bir kağıda not edilen cevaplar hemen çıkışta kontrol edilir, netice az çok belli olurdu. Sonuçlar açıklanınca kayıt çilesi, velilerin kıyasıya mücadelesi. Ambulanslarla, motorlarla okuldan okula kayıt taşıyan veliler, Show Tv haberlerine sık sık konu olurlardı. 10-11 yaşında böylesine ağır bir tempo ve sinir harbine maruz kalmış bir 90’lar çocuğu olarak diyebilirim ki, güzel yanları da vardı bu sistemin. 1-2 sene bir hayli stresli geçiyordu ama çocuk olduğunuzdan pek de anlam veremiyordunuz, eğer kalburüstü bir okula kapağı attıysanız ÖSS hazırlık zamanına kadar, yani en az 5-6 sene kuşlar gibi özgürdünüz, ilkgençliğinizi doyasıya yaşar, 7-8 sene birlikte okuduğunuz, büyük ihtimalle de hayat boyu ayrılmayacağınız bir sürü arkadaş kazanırdınız. Lisede doğru düzgün dil öğrenmeniz yüksek ihtimaldi, Anadolu Liseleri şimdiki gibi değildi, hepsinde en az 1 sene hazırlık okunurdu. Sonracığıma Anadolu Lisesi sayısı azdı, o yüzden çıta şimdiye oranla daha yükseklere bir yerlere çakılıydı.  Zaten günümüzde devlet okulu mantığı bitirildi gitti, bir iki lise dışında Anadolu Liseleri’nde kaliteden eser kalmadı, borç harç çocuğunu kolejde okutmak her ailenin hayali oldu, tuhaf ülkemiz özel okullarla doldu taştı. 90’larda ‘sınavsız eğitim’ hayal ederken bakanlar, kaotikten öte bir sınav sistemi, 2000’lere miras kaldı. Sorarsanız sana ne kaldı? Başağrısı kavramıyla tanışma, babamın ‘dershane testinden 80’den aşağı alırsan eve gelme’ tehditleri, annemle saatlerce çalışmamıza rağmen asla kafamın basmadığı ve sınavda da yanlış yaptığım allahın cezası elektroskop adlı alet, FKM teneffüslerinde futbolcu kartlarıyla kafa dağıtma, kolejler sınavını yalnızca deneme sınavı olarak görmekten mütevellit asıl heyecanı Anadolu Liseleri Sınavında yaşama, ve o bütün o kitapların torbalara doldurulup kaldırıldığı gün kısacık ömrün en büyük mutluluklarından birini tatma..

 

Milli Eğitim Bakanı sınavsız bir gelecek hayal ederdi o zamanlar...

Gazete görselleri milliyet.com.tr’den alınmıştır.

This entry was posted in Gündelik Hayat. Bookmark the permalink.

2 Responses to Anadolu Liseleri Sınavı, Kolejler Sınavı

  1. O sınava bende girdim. Akabinde bornova anadolu lisesinde okudum. Gerçekten farklı bir deneyimdir. Eskiden eğitim vardı. Eskiden zeki öğrenciler ve öğretmenler vardı. Şimdi beşinci sınıva gelmiş 6 ile 8 i kafadan çarpabilirlen 13 le 12 çarpamayan çocuklar var. Hatta birinci işlemide yapamayanlar var.

  2. ahmet buhan’ın mat kitabı kadar, kırmızı kalın aydan yayıncılık tüm dersler de unutulmazlardan

Leave a comment