Köpük Yapan Oyuncak

Köpük yapan oyuncak, çakal bir girişimcinin ürünü olmakla beraber, nesillerden beridir ev yapımı versiyonuyla geleceğe umutla bakan Türk çocuklarının ayda yılda bir takıldıkları bir oyuncağın endüstriyel tezgahtan geçmiş çeşididir. Sabun, şampuan, bulaşık deterjanı gibi kimyasalların çıkardığı baloncuklar hepimizin bildiği gibi tüm insanoğlunun hoşuna giden şeylerdir. Havada uçuşan ovalimsi ve tek dokunuşla yok olan bu köpüklerin hayat döngüsünün devamlılığı ve aynı zamanda yaşamın faniliğini simgelemesi nedeniyle bu ilgiye mazhar olduğunu söylemek bence pek saçma bir şey olur çünkü bu durumun sebebi köpük baloncuğun güzel ve komik bir şey olmasıdır.

Kapağındaki dandik labirenti unutmayalım.

Bulaşık makinesinin eve giremeyecek kadar pahalı olduğu veya bulaşık makinelerinin tencereleri yıkayacak biçimde evrimleşmediği zamanlarda, bulaşık yıkayan annesinden bir miktar köpüklü sıvı aşırıp metal veya plastik çember şeklindeki bir nesneyle köpük çıkartmayan kaç kişi vardır aramızda? Halının üstünde patlamadan duran kocaman baloncuğa hayretle bakıp kimsenin şahit olamayacağı bir ana şahit olmanın verdiği ayrıcalık hissini kaçımız tatmadık?

Doksanlarda işportacılar, kırtasiyeler ve süpermarketler aracılığıyla hayatımıza giren köpük yapan oyuncak (ya da adı her neyse) sülalesini eşekler kovalayası kapitalizmin ihtiyaç yaratma stratejisinin en somut örneklerinden biriydi. Piyasaya çıktığı gibi popülerliği yakalamıştı bu basit oyuncak. Başarısının sırrı da basitti: silindirdeki kimyasal karışım, kapağa bağlı halkada birikir, bize de üfleyerek janjanlı köpükler yaratmak düşerdi. En büyük korkumuz bu sıvının bitmesi olduğundan bir miktar köpük ürettikten sonra “Tamam, bu kadar yeter şimdilik” denir ve kapağı kapatılırdı. Üreticiler de bu anın geleceğini sezmiş olacak ki kapağın tepesine ufak bir labirent ile küçücük metal bir bilye koymuş, köpük harcamak istemediğimiz anlarda bu bilyeyi hedefe ulaştırmamızı salık vererek bizleri aynı oyuncakla mümkün olduğunca fazla oyalamak istemişlerdi.

Fakat korkunun ecele faydası yoktu, oyuncağın içindeki o özel köpük yapma sıvısı er ya da geç biterdi. İşte bu noktada pratik zekalı (veya “Her seferinde buna para mı verilir ayol?” diye haklı serzenişlerdeki) annelerimiz işe müdahil olur ve gerek bulaşık deterjanı, gerek şampuan, bazen de her ikisinin (formülleri kendilerinde saklı kalmak üzere) özel bir karışımını hazırlar, suyla yoğunluğunu açıp oyuncağımıza doldururdu. Küçük dünyamızın büyük eğlencesi ise böylece baştan başlayıp sonsuzluğa uzanırdı. Ancak herkes bilir ki annemizin başarılı solüsyonu bile orijinalinin yerini tutmazdı, köpükler yeterince büyümez, hemen patlardı. Zaten parmaklarımıza bulaştığında verdiği o kaygan his bile farklıydı…

Köpük Tabancası

Köpük üretiminde oyuncakçılığın pik yaptığı zamazingo: Köpük Tabancası

Köpüğe olan tutkunun meyvelerinin azını yemekle doymayan sanayi çarkı bir sonraki adım olarak köpük tabancasını yarattı. Köpük tabancası, çember ve köpük yaratan kimyasal solüsyonu hazır bir şekilde temin etmekle kalmayıp çemberin içine üflemenin zevkini de çocukların elinden alma küstahlığına düşmüştür. Sanki amaç daha kısa sürede, daha fazla köpük baloncuk yapmakmışcasına bu basit zevki optimal üretim stratejisinden doğan bir çirkin bir silaha çevirmiştir.

Yine 90’larda çıkan bir kitap olan “Şeytan’ın Fısıldadıkları”nın yazarı Emre Yılmaz kitabında, kapitalizme karşı verilecek en büyük mücadelelerden birinin insanın “sırtını bir ağaca dayayıp yüzünü güneşe çevirmesidir” der. Çünkü en basit zevklerden ve en ufak bir boş zamandan bile nemalanmak isteyen çağımızın üreticileri kişiyi dinlenme/eğlenme zamanında bile tüketmeye sevk eder. İşte bu yüzdendir ki çocuğum olunca, her ne kadar geçmişle ilgili nostaljik duygularımın bir nesnesi olsa da, köpük yapan oyuncağı evimden içeri sokmam (dikkat ederseniz köpük tabancasının lafını bile etmedim). Annenin bulaşık suyu FTW!

This entry was posted in Oyuncaklar and tagged . Bookmark the permalink.

4 Responses to Köpük Yapan Oyuncak

  1. ben mandal ve mintaxla daha bu köpük kutuları ve tabancaları çıkmadan balonla tanışmıştım 😀

  2. zeynep says:

    ya yemin ederim 26 yaşındayım hala balkondan o balonları yapıp seyrediyorum…arabadayken rüzgara karşı tutup çıkan balonlarla mutlu oluyorum.sonrada mutlu olduğuma mutlu oluyorum.ya bu kadar agresif ve sert bir yapım varken bu ciddiyetsizlik niye:-)

  3. zeynep says:

    bide kağıttan külah yapıp,ucunu itina ile kıvırıp,o koyu gri plastik borularla balkondan dışarıya atmak(poflatmak ta denilebilir ki bu daha doğru olur) neden şu anda o mutluluğun karşılığı yok?

  4. Candice White says:

    4 sene öncesine kadar bunun tabancalı olanından bizim evin balkonunda kullanıyordum. yaş 23tü o zaman. şimdi ise 27 yaşındayım ve artık yerleri fayans kaplı olan balkonumuzdan bunu yapamadığım için hafif bir burukluk hissediyorum. 😦

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s