Kanal Nickelodeon, saat 18.00. ‘Naaa naaa nanaaa nanananananaaaaa‘ melodisi, yarım saatlik mutluluğumuzu muştuluyor 2. delik için babadan izin bekleyen kulaklarımıza…
Evet sevgili okuyucular, ‘Clarissa her şeyi açıklıyor’dan bahsediyoruz. Belki de bizi Amerikan rüyalarına ilk sürükleyen, aşağı yukarı yaşıtımız olmasına rağmen bize nazaran rüya gibi bir yaşam süren Clarissa Darling’in maceraları, hepimizin aklını başından alırdı. Nesi mi farklıydı, cezbediciydi Clarissa’nın? Bir kere muhteşem bir odası vardı. Önü kılıç ve hilal motifli Osmanlı fesinden hasır plaj şapkalarına kadar birçok modeli bünyesinde barındıran zengin şapka koleksiyonu, çeşit çeşit takıları, rengarenk mobilyaları, videolu televizyonu, bilgisayarı ve kendi şezlonguna sahip timsahı Elvis’le, bizim beyaz lakeden yapılma, üzerine kırmızı tutacak takılma Kelebek genç odası takımlarımız arasındaki fark anlatılmaz yaşanırdı. Memleketin genç kızlarına erkek sinek yaklaşamazken, Clarissa’nın kankası Sam, pencereye dayadığı bir merdiven vasıtasıyla direkt odaya girebilirdi. Yarısını üzerine geçirsem sülalemden deli muamelesi göreceğim kıyafetleri üstüste giyer, takar takıştırır gezerdi Clarissa, bilgisayarıyla sürekli içinde bulunduğu sıkıntılar hakkında oyunlar hazırlar, etrafına oynatarak derdini anlatmaya çalışırdı.
Ve hepsinden acısı sevgili dostlar, aslında 1991 yılında çekilmişti Clarissa, dolayısıyla bu
senede geçen diziyi biz tahminen 1995-1996 yılında falan izliyorduk, buna rağmen bu hayat tarzı bize fersah fersah uzaktı. Bilgisayar sahibi olan inanılmaz şanslı azınlığa mensup olsak bile, o bilgisayarda oyunlar hazırlama olasılığı, bize görüntülü telefon ihtimali kadar fütüristik görünüyordu. Tüm bu sebeplerden dolayı, biz Clarissa’nın ulaşılmazlığını sevdik, asla çeviremeyeceğimiz minik dalavereleriyle büyülendik, gittiği konserleri kıskandık, ve elimizden daha fazlası gelmediği için oturup hayran hayran kendisini izlemekle yetindik.
Clarissa, turşu, çaydanlık vs. biçiminde binalar tasarlayan babası, sağlıklı beslenme tutkunu annesi ve geleceğin başkanı olmayı hedefleyen erkek kardeşi ile yaşayan Amerikalı bir ergendir. Dizi tek mekanda (Darling’s residence) geçmektedir, her bölümde oynayan toplam kişi satısı bir elin parmakları kadardır, kısacası gayet kendi halinde bir yapımdır, ammavelakin 10 yaş üstü Türk çocuklarında bıraktığı etki, bastırılmış aşağılık kompleksi kalplerde bir yaradır.
Dizide, Soğuk Savaş sonrası Amerika’nın zafer sarhoşluğundan ve buna mukabil dünya
görüşünden izler de sıkça karşımıza çıkar. Daha çok ‘hor görme’ biçiminde kendini gösteren bu durumu, Clarissa’nın, annesinin ev ahalisine televizyon izlemeyi yasaklamasının ardından bilgisayar ekranını televizyona dönüştürme maceralarını konu alan bölümle örneklendirebiliriz. Clarissa, televizyona bağladığı bir verici ve Sam’in çatıya yerleştirdiği bir anten vasıtasıyla düzeneği hazırlar ve amacına ulaşır. Ancak ufak bir sıkıntı vardır: İzleyebildiği tek şey bir Rus televizyonunda yayınlanan kanal market tarzı bir tanıtımdır.
‘Ürün ne?’ derseniz sevgili okuyucular, patates, evet tenis topundan ufakça tek bir patastesti. Rusya’nın geri kalmışlığını ve fakirliğini vurgulayan sakil görüntünün altındaki Perestroyka ve Glasnost* kelimeleri ise, ‘eski düşmanını rezil rüsva etme’ adına yapılmış çirkin, ama itiraf etmem gerekirse durumluğun saçmalığı açısından çok komik bir hamleydi. Gerçi izleyici kitlesinin yüzde kaçı bu kelimelerin anlam ve önemini biliyordu o da tartışılır ama, yapımcıların hazırlarken gevrek kahkahalar attığı muhakkak.
Sol üstteki bir kutucuk üzerinden bize son haberleri animasyonlar eşliğinde bildiren Melissa Joan Hart’ı eksik üst dişiyle görme şansı bulduğumuz Clarissa Her Şeyi Açıklıyor Türkiye’de ne kadar gösterildi hatırlamıyorum ama biz onu İlk Öpücük’ten de, Beverly Hills 90210’dan da daha çok sevmiştik. Zannedersem Nuri Bilge Ceylan da çiçeği burnunda bir yönetmenken göz ucuyla seyretmiş, nitekim Mayıs Sıkıntısı’ndaki veletin sorumluluk sahibi olmak için taşımak zorunda bırakıldığı yumurtayı, kendisinden yıllar önce Clarissa Her Şeyi Açıklıyor’da Sam taşımıştı bir hafta süre ile. Destekli atmak bizden, inanması sizden sevgili müzeseverler.
*Perestroyka ve glasnost: Gorbaçov döneminde SSCB’de uygulanan yeniden yapılanma ve şeffaflık politikaları.
Pingback: Nickelodeon Çizgi Filmleri | 90'lar Müzesi
her bir bolumunu on kere izlemisimdir. nerdeyse cogu bolumun konusunu da hala hatirliyorum. bahsi gecen konser nirvana konseri olsa gerek. aah aah.
Ben bu kanalın olduğunu bile hatırlamıyorum.Paralı mıydı bu kanal?
paralı değildi, kablolu tv’de vardı 🙂
aynı propaganda pete and pete’de de vardı. misal denetçi 34’ün aşırı disiplin ve mükemelliyetçiliği faşizm ve komünizme içten içe göndermelerdi. veya gözlüklü, baskıcı öğretmenlere, otoriteye karşı takınan özendirici özgürlük tavırları. belki de nickelodeon bunu kısmen başardı, kimbilir..
o zamanlar bana bi boylu poslu gözükürdü bunlar şimdi baktım da resme o zamanın veletleriymiş bunlar da. herhalde gözümüzde büyüttüğümüzden işte, hakaten çok özenirdik eve,yaşam tarzına vs.