The Lion King

Çoğu 90’lar çocuğunun sinemayla tanıştığı filmler aşağı yukarı benzerlik gösterir: Evde Tek Başına, Tıpatıp vb… Fakat bu jenerasyonun dram denen duvara toslaması ve sinemada sessiz sessiz ağlama kavramıyla tanışması tartışmasız Aslan Kral’a rastlar.

Masum Simba'nın başına gelmeyen kalmayacaktı...

Bu belki de en sıradışı Hamlet uyarlamasında kahramanımız Simba, babası Mufasa’nın krallığında, çevresindeki her hayvan gibi mutlu mesut yaşamaktadır. Kralın oğludur, bütün ülke doğum törenini izlemeye gelmiştir, bütün aslanların koruması altındadır, herkes tarafından sevilir, düşmanı yoktur, zamanı gelince de kral olacaktır. Kısacası hayat Simba’ya güzeldir.

Ta ki Mufasa’nın kötü kalpli ve kıskanç kardeşi Scar, kral olabilmek için şeytani bir plan yapıp üç yarım akıllı sırtlan yardımcısıyla bunu uygulamaya geçirene kadar…

Scar, muhteşem bir planla Mufasa’yı öldürür, Simba’yı “Baban senin yüzünden öldü, kaç buradan” diye ülkeden sürer, ve soylu kraliyet ailesinin sağ kalan tek erkeği olarak taç giyer. Sırtlanların rütbesi yükselir, ayaklar baş olur ve krallıkta daha önce iyi olan her şey kötüye gitmeye başlar.

Walt Disney'den çocuklara bir hayat dersi: şu dünyada kimseye güvenilmez...

Bu sırada Simba, bir yaban domuzu ve bir mirket tarafından böcekle mantarla beslenerek büyür, krallığına geri döner, Scar’ı ve sırtlanlarını yenerek tahtını geri alır, çocukluk aşkı Nala ile evlenir ve ülke tekrar huzura kavuşur.

Daha önceleri sinema nedir bilmeyen, veya bilse de oraya gidip kahkahalar atarak Macaulay Culkin veya  Olsen ikizlerini zengin eden çocuklar, çizgi film sevdası yüzünden sürüklendikleri bu filmden Walt Disney’den bir tokat yemiş olarak çıktılar. 1994 tarihli bu Walt Disney yapımı, kendisinden önce ve sonra gelen çoğu Disney yapımından bir hayli ağır ve sertti. “P.Sherman, 42 Wallaby Yolu, Sydney” diye sayıklayan sevimli balıkları, mutlu küçük denizkızlarını, çok güzel yemek yapan dost fareleri bulamazdınız Aslan Kral’da. Aslan Kral’da ufacık bir çocuğun amcası, babasını ihtiras uğruna kendi elleriyle öldürür, el kadar çocuğu da öldürmekten beter ederdi. Binbir zorlukla hayatta kalırsa da ailesiyle savaşması gerekirdi.

Simba ağladı, biz ağladık...

Herkesin yüzüne az da olsa gülen Scar’ın, binlerce antilobu el kadar yavrucağın üzerine sürmesi, Mufasa’ya yardım eder gibi görünüp onu kendi elleriyle ölüme atması, Simba babasının cesedine sığınıp ağlarken onu ülkeden kovması birçok küçük çocuğa ağır gelebilecek bölümlerdi. Nitekim öyle de oldu. Sinemayı eğlence yeri olarak bellemeye hazır olan genç dimağlar ağla ağla helak oldu. Ailemizden tam da bu sırada öğrendiğimiz “Gerçek değil evladım o, film icabı öyle yapmışlar” argümanı bile kimi zaman yeterli olmadı.

Aslan Kral çabucak bir kemikleşmiş hayran kitlesi yarattı. Dünya çapında milyonlarca kişi tarafından izlendi. Değişen alışkanlıklarımızın da etkisiyle filmin ürünleri de oldukça yayıldı. Kırmızı bir gökyüzünde batan güneşin önünde yürüyen siluetlerden oluşan desenle bezeli kalemkutuları, kumbaralar, kalemlikler, bardaklar, çeşitli Simba, Pumbaa, Timon oyuncakları evlere girdi. Hatta Nestlé tablet çikolataları bile filmden alınmış sahnelerin oldukça güzel bir şekilde mukavvaya basılı olduğu kartlar vermeye başladı.

Şüphesiz ki Aslan Kral 90’larda büyümüş çoğu çocuğun hala en sevdiği, gönülden bir bağ duyduğu filmlerden biri olarak kaldı.

This entry was posted in Televizyon and tagged , , . Bookmark the permalink.

8 Responses to The Lion King

  1. Mélo says:

    Hamlet’ten uyarlanınca tabi ihtiras, entrika, cinayet eksik olmamış, en güzeli!

  2. votefordeniz says:

    allahıııım, simba için ağladığım kadar bir de E.T. eve dönerken ağladım, başka da yok.
    disney’in bu filmden sonra battıkça batmış olması da çok manidardır bence. çok biğendim bu blogu, onu da belirteyim, sevgiler.

  3. kalel says:

    bunun kitabı vardı bende de.. filmden sahnelerin üstüne yazılar şeklindeydi. okumaktan parçalara ayrılmıştı kitap artık.. güzel zamanlardı.

  4. Pingback: Jumanji | 90'lar Müzesi

  5. Pingback: Hediye! | 90'lar Müzesi

  6. Pingback: 2D Animasyonlar | 90'lar Müzesi

  7. çizgi filmi de yayınlanmıştı. deli gibi izlerdim.

  8. Pingback: Hediye! | 90'lar Müzesi

Leave a comment