Ana

Türk televizyon tarihinin ilk absürd komedisi ‘Ana’ dizisiydi sevgili okuyucularımız, dile kolay, 1994 yılında ekranlara merhaba diyen Kaygısızlar’dan tam 3 yıl önce, 17 Eylül 1991 tarihinde Star’da yayınlanmaya başlamıştı. Özel televizyonculuğun TRT’den farklılaşma sürecinin nadide bir parçası olarak değerlendirmek mümkün Ana’yı, ne de olsa TRT’de bu kadar saçma bir yapım izlememiz mevzubahis bile olamazdı. Ama 90’ların rüzgarı hızlı esiyordu, değişikliğe susamış, tek kanal yıllarından yeni çıkmış bir millettik, ne sunulsa alkış tutmayıp da ne yapacaktık ? Bu duygular içinde Ana, kendi ufak izleyici kitlesini yaratmayı başardı, bundan da önemlisi absürd dizilerin önünü açarak televizyon tarihimizde müstesna bir  yeri parselledi.

Tatil değil Katil.

Tahminimce The Godfather izledikten sonra kendi kendine ‘hep mafya babası diyoruz, neden mafya anası da olmasın ki?’ diyen, böylelikle yüzyılların kapı gibi delikanlı Hamlet’ini kadın olarak yorumlayarak ‘Kadın Hamlet’ filmini yazıp yöneten Metin Erksan’ın izinden giden Kandemir Konduk, ufak bir değişikliğin yaratacağı komik durumları aklına getirir ve bu fikir 90’ların göz bebeği ‘Ana’ dizisini doğurur.

Ana ve Şehmuz birbirlerine karşı boş değillerdir...

Konu basittir, Ayşen Gruda’nın canlandırdığı Ana, bir mafya anasıdır. Bizimkiler’in katili Aykut Oray, mafyatik imajını senelerdir dantel gibi işlediğinden, ona da Baba Şehmuz rolü uygun görülmüştür. Aradan geçen 20 seneye rağmen, diziyi izleme şansına erişmiş her Türk evladının unutamadığı ‘çat çat çat kel Behzat’ repliğiyle anımsadığımız Kel Behzat ise, Ana ve Baba’yı birbirine düşürüp, pis işler çevirerek alemin en büyük babası olma planları içindedir. ‘Yaşasın kötülük’ düsturunu dilinden düşürmeyen Behzat da pek tabii Ana’ya aşıktır. İspiyoncu, Civciv, Vites, Jilet, Çitlenbik, Kung Fu gibi yan karakterler ise ekseriyetle bu 3 mafya liderinin adamlarından olup, kim kimin adamı derseniz en fazla gözlerimi havalara dikip umursuz ıslıklar çalacağımı peşinen belirtmek isterim.

Karakterlerimiz bunlardı da bölümlerde neler oluyordu peki ? Aşağıda göreceğiniz 3 değişik bölüm özeti, dizinin gidişatı hakkında az çok fikir verecektir diye umuyorum.

Talihsiz serüvenler dizisi.

Ana ve ekürileri bol bol birilerini kaçırır, sayısız maceraya koşar, türlü mecrada boy gösterirlerdi. Olayların saçmalığına, ekranı ikiye bölerek telefonda konuşan iki kişinin fiziksel iletişime geçmesini sağlamak gibi post production oyunları da eklenir, ortaya bizim için oldukça alışılmışın dışında bir ürün çıkardı. Kendi hatıralarımızdan ne yazık ki silinmiş ancak yapılan araştırmalar neticesinde eriştiğimiz saçmalıklar silsilesinden nacizane bir örnek vermek gerekirse :

Ana Şehmuz’a ‘yalanlarını da Mısır’daki sağır sultan bile duydu’ şeklinde çemkirir. O sırada ortaya, sağır sultan kılığına girmiş bir Mısırlı çıkar ve Ana’yı onaylar : ‘Evet ya ben bile duydum !’

Dansöz olmadan asla!

Epik bir anlatım tarzı benimseyen dizi, Brecht oyunlarını aratmayan yabancılaştırma teknikleriyle seyirciyi ters köşeye yatırır, senaryoya yapılan göndermeler kafaları karıştırırdı. Misal biri diğerine vurur da öbürü isyan bayrağını çekerse, ‘ne yapalım senaryoda böyle yazılmış’ denirdi, her daim Ana ve Baba’yı ekarte etme planları içindeki Behzat’ın muhtelif planlarından biri de Ana ve Baba’yı senaryodan attırarak dizinin tek mafya lideri olmaktı. Mafya milleti dansöz meraklısı olduğundan mıdır bilinmez, her bölüm mutlaka bir dansöz dizide arz-ı endam ederdi.

Ana fötr şapkasız zinhar çıkmazdı.

Star’dan Kanal 6’ya transfer olan, rating rekorları kırmasa da absürd mizacını seven alçakgönüllü seyirci kitlesiyle dalya demeyi başaran Ana ekranlara veda ettiğinde meydan boş kaldı sanmadınız herhalde ! Şark kurnazı Kanal 6, yüz küsur bölüm varlığından haberdar olmadığımız Ana’nın kızının, annesinin intikamını almasını konu alan Ananın Kızı adlı diziyle, Ana’nın parsasını toplamaya çalıştı ama heyhat, hiç sükse yapmayan dizi apar topar yayından kalktı. Dizilerde saçmalığın o kekremsi tadını bir kere almış kesimin öksüzlüğü ise kısa sürdü : Ayşen Gruda’yı da kadrosuna katarak iddialı bir başlangıç yapan Kaygısızlar, Ana’dan aldığı bayrağı çok daha yükseklere taşıyacaktı…

Şimdi sizi Ana’nın jeneriğiyle başbaşa bırakıyor ve Şehmuz’un manitasından Şehmuz’a mırıldanılan hoş dizelerle veda ediyoruz:

“Muz muz, iyi muz
Neredesin Şehmuzzzz”

Anaya bak anaya, bedel 3-5 babaya.

Gazete görselleri milliyet.com.tr’den alınmıştır.

This entry was posted in Televizyon and tagged . Bookmark the permalink.

2 Responses to Ana

  1. Azime Özgen says:

    güzel yıllardı ya :))) yalnız kel behzat ana’ya aşık değildi sanırsam.

  2. Pingback: Olacak O Kadar | 90'lar Müzesi

Leave a comment