Kupon Biriktirmek

Her şey gazetelerin biraz daha fazla satmak istemesiyle başladı. Ufak kitaplar, Nobel ödüllüler serisi derken rakip gazeteler çıtayı sürekli ufak ufak yükseltti. İşin içine okuyucuyu kendine mahkum etme isteği de girince ortaya 90’ların unutulmaz kupon kültürü çıktı.

Her şey ansiklopedilerle başladı.

Mantık basitti. Her gün gazetenin ufak bir kısmı kuponlara ayrılacak (kupon; -Fransızca coupon‘dan- kesim, kesmek), okuyucular bu kuponları kesip biriktirmek suretiyle gazeteyi her gün aldığını kanıtlayacak ve bu sadakatin karşılığında kendilerine ödüller verilecekti. Bedavanın çekiciliği şaşmaz bir kuraldı.

Çılgınlık ansiklopedilerle başladı. Wikipedia için internet, internet için de bilgisayar gerektiğinden bu seçenek söz konusu bile değildi tabii ki 1990’larda. O yüzden bilgiye aç okuyucu ansiklopedileri çok sevdi, bu formülün tuttuğunu gören diğer ana akım gazeteler de bu furyadan geri kalmadı. Ana Britannica, Temel Britannica, Memo Larousse, Meydan Larousse, Junior Larousse, Gelişim Hachette derken evler üçer beşer, tuhaf isimli onlarca ansiklopediyle dolmaya başladı.

Pandora’nun kutusu açılmıştı bir defa. İş ansiklopediyle sınırlı kalmadı tabii. Bardak veren gazetenin rakibi tabak vermek istedi, tabak verenin rakibi yemek seti, yemek seti verenin rakipleri mikser, mutfak robotu, fritöz, kaset çalar, çarşaf, bavul seti, müzik seti, televizyon derken savaş çığrından çıktı.

Kaçırmaya gelmez.

Daha Ikea topraklarımıza uğramadan 15 yıl önce evler, kuponla verilen Arcoroc/Arcopal yemek takımları, Samsonite valizler, Schlafgut lastikli çarşaflar, Kenwood mutfak aletleri vb. sayesinde tek tip ürünlerle dolmaya başlamıştı böylece.

Gazetelerin hangi dönem ne vereceği televizyon reklamları aracılığıyla duyurulurdu. Örneğin televizyon mu verecekti bir gazete, reklamları bir hafta önceden dönmeye başlar, ilk kuponun ne gün vereceğini sağır sultana bile duyurulurdu. Bunun sonucu olarak da televizyonlar gazete, daha doğrusu gazete kuponu reklamından geçilmezdi.

Ancak kupon biriktirmeyi o kadar kolay sanmayın. Örneğin bir düdüklü tencere için 150 kupon, mutfak robotu  + fritöz için 140 kupon filan gerekiyordu, bu da nerden baksanız 5 ay demekti. Emek isterdi, sabır isterdi kuponlar…

Seçmelisin birini...

Kupon evreninin kendi kuralları ve kültürü de zamanla oturmaya başladı. Örneğin, her gazete elli çeşit ürün verdiği için, “Madem bir gazete alıyorum, her kuponu ayrı ayrı kesip hepsini alırım” gibi bir çakallık söz konusu değildi. Bütün kuponlar ortak bir düzlemde yer alır, ne için biriktirdiğinizi seçmeniz gerekirdi. Ayrıca tahmin edeceğiniz gibi 150 gün boyunca gazete almanız gereken bir sistemde okuyucuların hata yapması oldukça olasıydı. Bir günlük dalgınlığın bütün emeğinizi mahvetmesi biraz sert olacağından gazeteler bunun da çaresini buldu. Gazeteler, okuyucuların ilgisini kaybetmemek için kayıp günlerin yerine geçen fırsat kuponu, süper kupon, mega kupon derken en sonunda herkül mega kupon adlı bir şey verecek kadar kaybettiler üç kuruşluk akıllarını.

Savaş kızışmış, işler çığrından çıkmıştı. Verilebilecek her şey verilmişti neredeyse. En azından biz böyle düşünüyorduk, ve tam o esnada Milliyet gazetesi kuponla araba vermeye karar verdi…

Evet, doğru duydunuz, araba. Bu ülkede gazeteler okuyucularına kuponla araba verdiler. “Hadi kuponla kitap verelim” diyen ilk adam bu manyaklığın 5 sene içinde araba vermeye dönüşebileceğini tahmin etmiş miydi bilemiyorum, ama dönüştü işte. Tabii kuponları biriktirip Yaysat bayiine gidip arabanızı teslim almıyordunuz. Bu kuponlar sadece kampanyadaki arabalarda hatrı sayılır bir indirim ve ödeme kolaylıkları sağlıyordu.

İşin boku çıkmıştı.

En sonunda devlet bu hastalığa el attı ve kuponlar yasaklandı. Ancak gazeteleri kuponla bir şeyler verme aşkından hiçbir şey vazgeçiremezdi. Madem artık “kupon” yasaktı, gazeteler de adı kupon olmayan başka bir şey verirdi, işte bu kadar basit. Gerçekten de gazeteler ince ekler şeklinde “sertifikalar” vermeye başladı. Bunlarda hiçbir şeyi kesmeniz gerekmiyordu, yapmanız gereken tek şey sadece bu 4 sayfadan oluşan minimal gazeteleri biriktirmek, hepsini koltuğunuzun altına sıkıştırıp ne alacaksanız gidip almaktı.

Bir balon gibi sürekli şişip büyüyen kupon çılgınlığı araba ile patladı ve sanırım Türk halkı “Ne yapıyoruz lan biz?” diye sordu bir kendine. Artık ortak sağduyu mudur sebebi, toplumsal utanç mıdır yoksa kredi kartının yaygınlaşmasıyla daha mantıklı bir taksit sistemine geçilmesi midir bilinmez. Tabii tamamen ortadan kalktı diyemeyiz bu kuponlar, ama daha insani boyutlara indi. En azından araba yerine Derya Baykal ile lüzumsuz işler dvd’si filan verir oldular…

Gazete görselleri milliyet.com.tr’den alınmıştır.

 

 

 

 

This entry was posted in Gündelik Hayat and tagged , . Bookmark the permalink.

19 Responses to Kupon Biriktirmek

  1. Remedios says:

    Ortaokulda bir arkadaşla ortak Pokemon kartları almak için kupon biriktirmiş, sonunda kartlara da kavuşmuştuk. Ancak ne yazık ki oyunun nasıl oynandığını kavrayamadığımızdan çöpü boylamıştı o kartlar.
    Bu vesileyle Japonya depremine hayatını kaybeden Pokemon’un yaratıcısına da rahmet diliyorum, gereksiz pikaçularla bir nesil Türk’ü zehirledi ama özünde iyi bir insandı eminim…

  2. votefordeniz says:

    Bu kuponlu şeylerin reklamları da biraz brutal oluyordu nedense. Eski tabaklar çatur çutur kırılır, perdeler kesilir, her şey vahşice imha edilirdi. Hiç unutmuyorum bir keresinde TRT1’de, ki 90’larda TRT az reklam alan bir kanaldı reklam arasında zaplamazdık, tam dört kere üst üste kuponla tencere veren aynı gazete reklamı oynadı. Yeni tencerelere kavuşan delirmiş insanlar eski tencerelerini camlardan savuruyorlardı, onun için sokaktaki herkes motosiklet kaskıyla geziyordu. Çılgın zamanlardı.

    • Remedios says:

      Bir de birbirlerine bok atma vardı, misal ben çok iyi hatırlıyorum Arcopal veren gazete, Arcoroc’un kobalt mavisinin zehirli olduğu söylentisini yaymıştı, halk galeyana gelmişti falan…

      • aynen çok iyi hatırladım bende o yüzden kupon toplamayı bırakmıştık benim hatırladığım 5110 nokia nın gazetelerden verilmesiydi ondan almıştık çok sükse yapmıştı….

  3. Pingback: Karton Maketler | 90'lar Müzesi

  4. Erman Göçküncü says:

    Milliyet gazetesinin son araba kampanyasının bağlantısı: http://www.milliyet.com.tr/ozel/oto/index.html

  5. ozgur says:

    sabah gazetesinin her ay kuponla bir cildini verdiği “grolier international americana encyclopedia”nın içinden dedçekiliş sertifikası çıkardı. her ay 1 adet araba verirlerdi.
    kupon karşılığı aldığım ilk eşyam ise “icatlar, köpekler, arabalar ve bitkiler”den oluşan 4’lü dorling kindersley seti. ilkokula 5’te harçlıklarımı biriktirip yeni yüzyıl gazetesinden almıştım, muhteşem ansiklopedilerdir. walt disney ilk ansikllopedim’e benziyorlar, hala sapasağlam. çocuğuma kalsın 🙂

    • özkan says:

      bende milliyetin verdiği Junior Larousse 6 cilt resimli temel bilgi ansiklopedilerini toplamıştım 90 ların başlarıydı galiba gerçekten çok şık ansiklopedilerdi hala duruyolar hatıra saklıyom

  6. aykut says:

    kuponla aldığımız televizyon hala duruyor.taş gibi çalışıyor. kaliteli şeler veriyorlardı arada bi

  7. Pingback: Ansiklopedi | 90'lar Müzesi

  8. annem ilk cep telefonunu kuponla almıştı.

  9. Hsyn says:

    İlk cep telefonumu kuponla aldım. Alcatel, hatta titreşiyordu. Almaya gittiğimizde veren telefoncu bu verdiğinin titreşim özelliği olmadığını, titreşim özelliğini pilin sağladığını, yeni pil gelince bizi arayacağını söyledi. 1-2 hafta içinde titreşimli pile geçmiştik. Titrerken kendi ekseninde dönüyordu telefon. 🙂

    Sonra o telefona ne mi oldu? Hırsız girip çaldı…

  10. Pingback: Renault 9 Spring & Broadway | 90'lar Müzesi

  11. Enes Naz says:

    Hatırladığım kadarıyla bu kuponlarla -kültürel hizmet harici- tabaktır çanaktır verilmesini yasakladı devlet. internet yaygınlaştıkça ansiklopedilere de talep olmadığından olsa gerek eski popülaritesini kaybetti kupon biriktirme olayı.

  12. didem says:

    çok teşekkürler:))

  13. halo says:

    yanlışınız var. sene 89-90 da akülü araba veriliyordu ben ilk kupon ile o zaman tnaışmıştım

Leave a reply to votefordeniz Cancel reply